Silahla Oynayan Kız


Elimdeki telefonun klik sesiyle Vedat Abi'ye  veda edip kafeden ayrıldım. Bu klik sesinin meali "location was found" du yanisi yer tespit edilmişti.

Sezgilerimi doğrulayan bir şekilde Serkan benden kaçmaya çalışmıyordu.Yoksa benim evime  bir kaç sokak mesafedeki Caddebostan'da ne işi vardı.Eskiden suçluların yerleştirildiği bu yere Cadı Bostanı dendiğini öğrendiğimden beri bu yeri  daha bir sever olmuştum. Farem hala kapanın içindeydi anlaşılan. Bu sefer derdi neydi de beni beş kuruşsuz bırakmaya meylediyordu,merak ediyordum.

Program bir kez daha viyakladı. Hedef uzaklaşıyordu. Serkan'ın aklı başına mı gelmişti yoksa sadece bir ulaşım aracı için mi Caddebostan'da geziyordu bilmiyorum. Hedefimin benden hızla uzaklaşıyor oluşu beni panikletmeye başlamıştı.

Köşe başındaki pizzacıya kadar hafif çiseleyen yağmur altında hızlı adımlarla yürüdüm. Cebimdeki A2 ehliyetime dokunup pizzacıdan içeri girdim. İçeride liseden arkadaşım Kerem müşterilerin  siparişlerini alırken,babası kasada kalkan bir müşterinin hesabını kesiyordu.

Hemen Mehmet Amcaya yöneldim. Kapı önünde duran üç pizzacı motosikletinden birini bana verip vermeyeceğini sormadan önce çok acil bir işim olduğu ancak çevirmeye çalıştığım hiç bir taksinin durmadığını buraya kadar yürümek zorunda kaldığımı anlattım. Mehmet Amcanın gözündeki babacan pırıltıyı görünce epey umutlanmıştım. Her şey yolunda gidiyordu.

Ta ki siparişi ustalara bildiren Kerem taksici arkadaşım var istersen hemen çağırayım diyene kadar. Kem kümleyerek acelem olduğunu ve bu yağmurda zaten var olan gecikmemin trafikte daha çok artmasını istemediğimi söyledim.

Sonunda ikna ettiğimde yarım saatten fazla zaman geçmişti üstelik arkama bir de kuyruk Kerem takılmıştı. İki motoru alıp yola çıktık. Kırmızı ışıkta geçmek, ani şerit değiştirmek gibi canavarlaşarak kullandığım  motorun arkasındaki kuyruktan bir türlü kurtulamıyordum.Lise arkadaşım bu cinayetin şahidi olmaya sandığımdan çok daha hevesliydi.

GPS Serkan efendinin sanayi bölgesinde olduğu viyakladı ve ben artık kuyruğuma alışmış bir şekilde motorumu o yöne sürdüm. Islak çamurlu sokaklarda terk edilmiş görünümlü bir binanın önünde durdum.

Kerem burada ne işimiz olduğuna dair açıklama ister bakışlarıyla beni süzerken motordan atladım. O da aynadaki yansımam misali beni takip etti. Kaskı kafamdan çıkarıp serin havayı ciğerlerime çektim. Her bir akyuvarıma gidebilmesi için yavaş yavaş havayı dışarı verdim. Tüm bu aceleciliğimin arasında durup böyle soluk almam yol arkadaşımı şaşırtmış olacak ki sorgulayan bakışlarına biraz da hayret eklenmişti.

İçeride araba fren seslerinin geldiğini duyunca belimdeki Glocku çıkarıp güvenliğini açtım. Tekrar onu belime koyarken Kerem'in bakışlarıyla göz göze gelmesem belki tüm bu olan bitenin her insanın hayatında olabilecek sıradan şeyler olduğuna kendimi inandırabilirdim.

Kerem'e sakin olmasını söyleyip beni takip etmesini işaret ettim. Sandığımdan daha soğukkanlı çıkıp korkusuzca arkamdan yürüdü.Oysa ben şimdi motoruna atlayıp yolda giderken de polislere haber vermesini bekliyordum.

Demir kapının küçük aralığından içeri süzüldük. Binanın geniş zemin katı bir yığın tır,kamyon,bilumum taşıma araçları ve bir takım kutularla doluydu. Tam orta noktaya baktığımda elinde iki siyah çanta tutan,  sanki iki tahta sırık üzerinde duruyormuşçasına titreyen Serkan'ı gördüm.Üç araba tarafından etrafı abluka altına alınmış suç ortağım beraber kazandığımız paraları ne idüğü belirsiz siyah takım elbiseli yağmurlu günde dahi siyah güneş gözlüğü takan bu adamlara veriyordu.

Alışveriş kısmının alış aşamasını kaçırmış yalnızca veriş aşamasına şahit oluyorduk anlaşılan.

İki çantayı arabaya yerleştiren geniş omuzlu, uzun boylu adam arabaya atlayıp gözden kayboldu. Şimdi suç ortağım beş siyah takım elbiseli adamın ortasında pısmış bir şekilde ne olacağını bekliyordu.

Çok geçmeden ortadakinin canı çıksın misali bu bedenen büyük aklen çocuk adamlar Serkan'ın üzerine çullandı.

Kafam öyle karışıktı ki ne yapmam gerektiğine bir türlü karar veremiyordum. Bu sırada Kerem beni dürtüp bizim girdiğimiz kapının arasından geçmekte olan dev köpeği gösterdi.O zaman arkaya attığım bir adımla arkasına saklandığımız kutuların bir kısmı gürültüyle devrildi.


Adamlar şaşırmışlardı. Köpek ağzından salyalar akıtarak olanca gücüyle havlıyordu. Nasıl bir cehenneme düşürmüştüm kendimi Allah'ım? 

Kerem'in yardımıyla ayağa kalkıp az ilerideki tırlarının birisinin arkasına saklandık. Bu sırada belimdeki Glocku hatırlayıp,onu elime aldım. Adamlar fellik fellik bizi arıyorlardı, köpekse  bize muhalefet tırlara doğru havlayıp duruyordu.

Adamların şaşkınlığından faydalan Serkan'da karşıdaki kamyonların güvenli kollarına kendini atmıştı. 

Adamların üçü Serkan'ın ikisi bizim tarafa doğru gelirken köpek bizim safın eksik elemanını tamamlamak istercesine üzerimize doğru atıldı. O an korku ve cesaret içimde alev olup beni kavururken,namluyu uçan köpeğe dikip tetiğe bastım.

Köpek elim bir viyaklamayla yere yığıldı. 

Serkan bu sırada kamyonlardan birini kısa devreyle çalıştırmış olacak ki kamyonu adamların üstüne sürmeyi başarmıştı. Adamlar  bir taraftan kamyona ateş ediyor bir taraftan ezilmekten kurtulmaya çalışıyordu. 

Kamyonun kırılmış ön camına rağmen Serkan hala hayatta ve bir bakıma savaştaydı.  

Ben de boş bulunduğum bu zamanda kalan  cesaretimi toplayıp adamlara ateş açtım. Birini omzundan vurmamla düşman safları korkuyla geri çekilmeye başladı. Serkan kamyonla iki aracı takip ederek onları binadan uğurladı.

Hepimiz kan ter içinde kalmıştık. 


Hızla köpeğin naaşının yanından geçip motorlarımıza atladık. En ücra sokaklardan geçerek belime sarılmış Serkan ve arka motosiklette Kerem'le beraber evimin önüne geldim.
Yüzlerinden kanları çekilmiş bu iki adama iki fincan kahve pişirip duşa gireceğimi söyledim.

Tüm meseleleri elbette konuşacaktık ama önce kafamı toplamaya ihtiyacım vardı. Demir banyo kapısını kapatıp kilitledim. Şehzadelerin korunma yöntemini kendimde uygulamamı pek matah bulmayan annem şimdi beni görse böyle düşünür müydü acaba? Ölümün en savunmasız olduğun anda gelebileceği göz önüne alındığında demir banyo kapısı,tuvalet kapısı ve yatak odası kapısı o kadar da lüks sayılmazdı.


Silahla Oynayan Kız-Yumiyum Serisi 2

Yorumlar

  1. Hımm, Türkiye'nin Dan Brown'ı yetişiyor.
    Aferim:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dan Brown of oof oof aşırı mutlu oldum bu yoruma bakıp bakıp gülümsüyoruum :))

      Sil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar