Trendeki Kız -bir kitap okundu-

Merhaba blogcum;

Asırlardır kitap yorumu yazmamışım bir başlangıç olsun.

Kitabımız şu arada pek popüler olan Trendeki Kız.

Yazarı Paula Hawkins.Trendeki Kız yazarın ilk polisiye romanıymış.

Çeviren ise Aslıhan Kuzucan.

359 sayfa olan kitabı İthaki yayınlarından okuyoruz.

Kapağı muhteşem ötesi.

Gelelim kitap hakkında düşüncelerime. Kitap gergin başlıyor ve gergin bitiyor hani. Rachel,Anna ve Megan'ın ağzından hikayeyi dinliyoruz.

Rachel nam-ı diğer Trendeki Kız. Kocasından boşanmış bir alkol bağımlısı. İşe gelip gitmek için sürekli treni kullanıyor. 8.04 treni ve 17.56 treniydi zannediyorum. Tren seyahati sırasında her gün kırmızı ışıkta duruyor ve durduğu bu kırmızı ışık eski yaşadığı kasaba olan Witney manzaralı.O da kasabadaki evleri izliyor. Kendi evine bakmak istemese de sürekli bakıyor. Asıl dikkatini cezbeden ev ise 15 numaralı ev. Oradaki insanlara isimler takıyor Jess ve Jason koyuyor orada yaşayan çiftin adlarını.

Sonra bir gün görmek istemeyeceği bir şeye şahit oluyor. Sonra Jess'in ortadan kaybolduğunu öğreniyor. Sonra olaylar, olaylar...

Karakterlerin her biri şahsına münhasır çıktı. Karanlık bir polisiye denilebilir.

Kitaptan aldığım ders ise uzun yıllar biriyle aynı evde yaşamanız dahi onu gerçekten tanıdığınız anlamına gelmez.

Spoiler vermemeye çalışaraktan bir kaç alıntı paylaşıp kaçayım :)

Bazı fotoğraflar elimin aşırı titremesi dolayısıyla titrek çıkmışlar. Okunabilir kılmaya çalıştım ama ne kadar oldu bilmiyorum.

Sevgiyle kalın :)