Sineklerin Tanrısı -bir kitap-


Sevgili blogcum;

Gene bir kitapla geldim.

Bugün bitirdim kendisini çok şükür ki tembellik denen mereti yenip yazmaya başladım.

Kitabımızın yazarı William Golding.

Mina Urgan'ın şahane son sözüyle taçlanmış bu kitap, atom savaşından kaçırılan çocukların uçaklarının bir saldırı sonucu bir adaya düşmesiyle başlıyor. 

Adaya düşen çocuklar kendilerini yönetmeye, yazarın deyimiyle küçük İngiltere'lerini(Büyük Britanya!) kurmaya çalışırken ortalık bir keşmekeşe dönüyor.

Kitabın baş kahramanları olan Ralph ve Jack karakterinin isimleri Mercan Adası kitabından alınmış ki Mercan Adası kitabında anlatılan mevzu da bu küçük İngiltere hikayesinin gerçekleşmiş bir versiyonuymuş zannediyorum.Yazarın kitabında Mercan Adası ile olan bu benzerlikler okuyucuda Sineklerin Tanrısı'nın Mercan Adası kitabının modern bir versiyonu olduğu sanısını ortaya çıkarmaktaymış.

Böyle -mış'lı, -muş'lu konuşmamın sebebiyse benim Mercan Adası'nı okumamış olmam.

Bir grup oğlan çocuğu bu uçak kazasıyla adaya düşüyorlar. Yaşları 6 ve 12 arasında değişiyor bu çocukların. Benim ilk sorum şuydu neden hepsi oğlan? Çünkü yaşı nispeten büyüklerde bir kız bulunmadığına kesin kanaat getirmemle beraber, yaşı küçük olup ufaklık olarak bahsedilen küçüklerin içinde de bir kız çocuğu bulunduğuna dair hiçbir ipucu yoktu.Tamam savaştan kaçırılıyorlar ama neden hepsi oğlan hala anlamış değilim.

Ralph ve Jack iki farklı cephe kitapta. Biri iyi biri kötü taraf. Adaya düştüklerinde çocuklar çoşkuyla seviniyorlar. Çünkü uçağın içinde bulunan tek yetişkin pilot ölmüş ve yetişkinsiz bir hayatın güzel olacağını düşünüyorlar. 

Çocukları bir araya toplayan bir deniz kabuğu bulunuyor. İçine üflenince ses çıkarıyor ve çocuklar bu sesle bir araya geliyorlar.
Devam eden süreçte bir lidere ihtiyaç duyuyorlar seçimle Ralph şef oluyor fakat Jack bunu kabul etmiyor.Ve aralarında kitabın sonuna kadar bitmeyecek bir rekabet başlıyor.

Kitabın bir diğer önemli karakterleri ise Domuzcuk ve Simon. Domuzcuk aklın temsili bir yerde. Toplantılarda mantıklı öneriler ondan geliyor. Ateş yakıp dumanla gemicilere işaret vermek ve barınak yapmak gibi. Gözleri aşırı derece miyop olduğundan görmekte sıkıntı çekiyor ve astımı var. Adından da anlaşılacağı üzere biraz şişman. Domuzcuk'un adı Domuzcuk olarak kalıyor ne yazık ki adını öğrenemiyoruz. Simon ise iyiliğin temsili. O da mantıklı düşünüyor içinde kötülük yok. İnsanlara yardımcı oluyor.


Evet fazla spoiler verdim gene galiba öhhöm susuyorum tamam ama okuması çok başka, söylemediğim çokça şey var daha. :)

 Olayların çok fena karıştığını o güzelim cennet adanın bu küçük "canavarlar" tarafından nasıl bir cehenneme dönüştüğünü görmek isterseniz bu kitabı okuyun derim.


 Ve alıntılar:

"Yan yana yürüdüler. Ayrı ayrı yaşantıları, ayrı ayrı duyguları olan iki kıta gibiydiler; bir ilişki kurulamıyordu aralarında."

"Eğer bir yüz, üstten ya da alttan ışık aldığına göre değişiyorsa,neydi insan yüzü? Her şey neydi?"

"Bu durumlar insanı düşündürüyordu ve düşünce değerli bir şeydi, sonuçlar veren bir şeydi."

"En büyük düşünceler, en basit olanlarıdır."

"Başkaları kişiliklerinin o korkunç baskısını duymadan ayağa kalkabiliyor, bir toplantıda söz alabiliyor; bir tek kişiyle konuşur gibi, canlarının istediğini söyleyebiliyorlardı."

Ve Sineklerin Tanrısı konuşur:

"Sen biliyordun, değil mi? Sizlerin bir parçası olduğumu biliyordun?Sizlere öyle yakın, öyle yakın, öyle yakınım ki! Her şeyin bozuk gitmesinin nedeniyim ben. Bunu biliyorsun, değil mi?"

"Acaba bir yangın, dört nala giden bir attan daha mı hızlı ilerler?"

Son sözden:

"Simon "Bizden başka canavar yok belki" derken, Golding'in de belirttiği gibi, "insanlığın başlıca hastalığını" dile getirmek ister.

Kitaba adını veren Sineklerin Tanrısı, bu hastalığı, yani insanların içindeki kötülüğü simgeler.

"

"Golding, insanların tümüyle kötü olduklarına değil, dış dünyada da, insanların iç dünyasında da iyilikle kötülüğün, aydınlık güçlerle karanlık güçlerin çarpıştığına inanır aslında."

Çok fazla alıntı alamadım maalesef son söz öyle açıklayıcıydı ki bazı yerlerin altını çizmem gerektiğini sonradan fark ettim. Güzel şeyler öğrendim bu kitapla.

Ve son olarak:

Avcılıkla kafayı bozmuş Jack'i,
Şeflerin bir tanesi Ralph 'i,
Akıl küpü ama bir parça da sinir bozucu Domuzcuk'u,
Sineklerin Tanrısı'nın direkt düşmanı olan iyi kalpli Simon'u,
İkizleri,
Küçük Percival'i,
Yüzünde leke olan küçük çocuğu,
Vahşilikte level atlamış Roger'ı unutmayacağım.

Sevgiyle kalıın...





Yorumlar

  1. Komşum http://yeter678.blogspot.com.tr/2015/09/blogger-life-mim.html#comment-form ebeledim seni :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ayyy çok teşekkür ederim çok yakında yapiciim inşallah :D

      Sil
  2. mercan adasını da okudum sineklerin tanrısını da. sölediklerini bilmiyodum yaaaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mina Urgan'ın son sözü yokturduysa okuduğun basımda çok normal ben Mercan Adası'nı okumadım da kitapla ilgili atladığım pek çok şey olduğunu gördüm son sözü okuduktan sonra :)

      Sil
  3. Kitabı severek okuyanlardan biri olarak Mine Urgan'ın kitaba kattığı her noktayı da ayrıca sevmiştim. Nasıl şahane anlatmış kitabı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynı fikirdeyim kesinlikle.Salt kitabı okumuş olsaydım havada kalabilecek olan neredeyse her şeyin yerli yerine oturmasını sağladı sonsöz. :)

      Sil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar