Akşam Oturmaları


Vakit akşam vakti. Bir sokak lambasının ışığında karın naif yağışını izleyebildiğimiz o güzel akşamlardan biri.

Kapı çalınıyor. Mozart'ın bilmem kaçıncı senfonisi çınlıyor evde. Yaşım henüz küçük klasik müzikten pek anlamıyorum. Gerçi hala da anladığım söylenemez de işte sözün gelişi öyle demiş bulunuyorum.

Kapıyı koşarak ben açıyorum.Kapıda komşunun oğlu. Benden bir kaç yaş ufak. Gözlerimizde bir hayat ışığı ki sormayın. Bıraksanız dünyayı aydınlatacak sevinç bizde mübarek. Müsaitseniz diyor çocuk akşam size gelecekmişiz. Aynı gürültülü koşuşla ve canhıraş bir bağırışla evdekilere havadisi veriyorum. Çabucak onaylanıyor davet. Kapıya kadar eşlik ettiğim annem buyursunlar gelsinler diyor.

Ve başlıyor evde ayrı bir cümbüş. Etrafta bulunan tabak çanak, çer çöp göz açıp kapayıncaya kadar yok ediliyor. Koltuk örtüleri düzeltiliyor.Çay suyu yenileniyor. Her şey hazır. Bekleyiş uzun sürmüyor. Tekrar eden bir klasik müzik tufanı.

"Kim o?" diye sorulmadan açılıyor kapı. Hoşgeldinler, öpücükler ve el sıkışmalar arasında sıkışıp kalıyorum. Göz işareti yapıyor annem. Hemen gelenlerin terliklerini, ayakkabılarını çeviriyorum. Çıkarlarken unutuyormuşuz sonra. Annem böyle diyor.

Döndüğümde herkes bir yer bulup oturmuş. Yerlere minderler konulmuş, koyu sohbetlere dalınmış. Komşu çocuklarına bir el işareti çakıp odama getiriyorum.Neler neler oynuyoruz o sıra. El yakmacalar, elimin üstünde kimin eli varlar, körebeler...

  Kuruyemiş ve meyve servisi için içeri çağırılıyorum sonra. Sevinçle yiyor ve eğlenecek bir şeyler buluyoruz kendimize.

Sonra sonra toplu halde bir sıkıntı çöküyor üzerimize. Hafiften belki bir kaçımızın uykusu geliyor. Büyüklerin yanlarına gidiyoruz. Çaylar geliyor, çaylar gidiyor.Çaylar bitiyor, meyveler yıkanıyor mutfakta. Portakallar, mandalinalar, elmalar, narlar,ayvalar... Bereketiyle geliyor misafir.Hep birlikte afiyetle yiyoruz.

Meyvenin gelmesi bir vedaya yaklaşmadır bizim evde. Misafirler de hafiften kalkma meyliyle oturuyor artık. Bir yarım saat, kırk beş dakika daha edilen sohbetler bitiriliyor, yarıda kesiliyor. Bir yetişkinin ağzından dökülüyor "biz artık kalkalım. "sözü. Her aile gibi bizde de hemen kabullenilmez bu karar. Yok canım biraz daha oturunlar, daha yeni geldinizler, bak bunu saymayızlarla kapıya kadar geçiriyoruz misafiri. Bacakların arasından muntazam çevrilmiş ayakkabılara bakıp kendimle gurur duyuyorum.

Bize de beklerizlerle iyi akşamlar arasında kapıyı kapatıyor annem.İşte o zaman bitkin bedenimi dinlendirmek üzere odama doğru yol alıyorum. Odamın mutlu dağınıklığında yatağıma uzanıyorum. Dışarıdan köpek havlamaları geliyor. Bir fatiha üç ihlas okuyup uykunun beni alıp uzak diyarlara götürmesini bekliyorum. Yarın için en ufak bir kaygım yok.İşte özlem duyduğum o eski günler.


Yorumlar

  1. Oldukça keyifli ve bir o denli de renkli bir yazı olmuş Şeyma, demişsin ya "özlem duyduğum o eski günler diye" yazını okurken sanki o büyüklerin anılarından kalıp aktarılan eski zamana bir yolculuk yapmış gibi hissettim. Umarım her günün bu denli keyifli geçer. İyi geceler. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böyle bir his verebildiysem ne mutlu bana. Bloga bir şeyler yazayım derken böyle bir yazı çıktı elimden plansızca, tüm samimiyetimle yazdım. Bunu okuyan kişinin hissediyor olması çok büyük mutluluk benim için.Umarım hepimizin günleri bir çocuk masumiyetinde geçer ya da her günümüze birazcıcık geçse de olur.:))) İyi geceleer :)

      Sil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar