Açık Adres


Pencereyi açtım. İçeriye giren serin hava ciğerlerime dolarken yaşamak denilen eylemin anlık bir mesele olduğuna sonunda ikna oldum. Pencereyi açmamla beraber sabahın serin havasının yanında kuş sesleri de odama doldu. O ne ihtişamdı bilemezsiniz. Kıyamet günü değildiyse bugün, sanırım doğuydu bu ışıltının geldiği yön. Böyle delicesine bir şöleni kaç asırdır kaçırdıysam bana yuh olsun.

İlk mucize diyor Pi. İlk mucizenin etkisini taşır sonrasında gelen mucizeler. İlk mucize kocaman. İlk mucize dev bir yıldızı doğuruyor göğün orta yerine. İlk mucize kuş olup şakıyor, ilk mucize bir göz yanılmasında kayıp gidiyor. İlk mucize aranıyor sayın okuyucu. Bulunursa danışmaya getirilmesi rica ediliyor.

Beş duyu organım da hükümsüzmüş meğer benim.Senelerdir farkına varmamışım.Nasıl bir ahmağım.

Bak ne diyor yazar:

 "Gözlerime hiç bu kadar ihtiyacım olmamıştı.Beni bir âmâdan ayıran şey, bir değneğe ihtiyacı 
olmamak mıydı?"

Hak vermeyip ne yapacağım ben sonra. İşte o kadar.Bunca üstün söz varken, benim sözümden kime ne? Benim sesimden kime ne?

"Korkma düş içindeki kuyuya."

İçten dışa bir ayna. Bunca söz bütün zamanlardan. Bütün zamanlarda aranan bir şey daha. Hem de bunca yakında.

Diyor ki hararet sacda değil narda. Demek ateş ısıtmış demiri, demek yangın içeride, demek çiğ kalacak olan da o, yanacak olan da. 

"Ne ararsan ara kendinde ara."

İçine dön diyor bak dışa dönük olmakla baş üstünde tutuluyorken insan.

Çölde su arar gibi seraplar görerek ve kanarak bu seraplara. Bir kum tanesi boyu yol almak ve alamamak arası. 

Hangi deniz dindirecek bu susuzluğu? Bir deniz aranıyor sayın okuyucu, boğarken yeniden doğuracak bizi.  Bir deniz. Aranacak yer belli.

Yorumlar

Popüler Yayınlar