Beyhude Ömrüm - Bir Kitap Okundu


Merhaba blogcum;

Beyhude yararsız,anlamsız, boşuna anlamlarına geliyor ve ömürle birleşince nasıl da anlamlı hale geliyor gözümde size anlatamam.

Beyhude Ömrüm. 

Eski yaşanmışlıklardan bir kesit sunuyor bize. Bir ömrü yuvarlıyor önümüze. Anlatılan bu ömür beyhude mi değil mi? Karar okuyucunun. Ancak şuradan bakınca hangi ömür beyhude hangi ömür beyhude değil çokça tartışılır. 

Ben bunca sıcaklığı ancak öyküde buluyorum. Mustafa Kutlu da sevdiğim öykücülerden. Anlatım dili sade ve oldukça akıcı. Ara sıra döneminde kullanılan kelimeler, şimdinin eski olarak nitelendirdiği kelimeler, çıkıyor karşınıza. 

Biraz da öykünün gidişatından bahsetmek isterim.Hikaye anlatıcısı çavuşun oğlu olarak bahsi geçen bir adam. Babası henüz orta ikideyken vefat ediyor. Köylük yer ailesinin yükü genç yaşta ona kalıyor. Sonrasında evleniyor barklanıyor, çocukları oluyor. Biz bunları anlatıcımızın geçmişe yaptığı dönüşleriyle öğreniyoruz.

Bir gün tarlada ailesiyle çalışırlarken oturduğu ahlat ağacının altından karşıdaki,orada nicedir bulunan, ıslak kayayı görüyor. Görüyor dediysek ilk kez görmüyor tabi ki. Anlatıcı da bu kısım da aynen böyle diyor. Yıllardır orada duran kaya nihayetinde ama bu görüş başka görüş. Kayanın dibinde avuç içi kadar bir arazi. Anlatıcı askerlik yaptığı döneme gidiyor, orada yediği meyveleri, oradan getirdiği meyvelerle (bilhassa nar ) ailesini nasıl mutlu ettiğini düşünüyor. Ve ıslak kayayı kaldırıp orada bir bahçe kurmak düşü kalbine yerleşiyor. Eee ıslak kaya sonuçta bir yerlerde su var ki bu kaya yosunlu,ıslak.Köyün bulunduğu bölge kıraç bir bölge olduğu için her yerde bahçe yapılamıyor, bu küçük toprak parçası o zaman için bulun(a)mayacak bir fırsat.

Bu bahçe düşünden yürüyor hikaye. Köyün boşalışına kadar geçen bir ömür. Evlatların yuvadan bir bir uçuşu. Hepsi bizden, bizim ömürlerimizden bir kesit. Bizim beyhude ömürlerimizden.

Bir kaç alıntıyla sözümü bitireyim:

"... Madem Cenab-ı Hak bu ilhamı gönlümüze bıraktı,vardır bir hikmeti. Ne denilmiş: Gayret bizden tevfik Allah'tan. "


"İnsaoğlu'nun bir yerde, bir işte yalnız olmadığını anlaması ne kadar güzel şey.
Kalpten kalbe giden yol bu olsa gerek.
"

"...
"Olsun" dedim içimden. İncecik meşe köklerinin iri iri taşları nasıl çatlatıp devirdiğini görmüştüm.
Ne yani bir meşe kökü kadar cirmimiz yok mu?"

"Rezillik bir adamın burun deliklerinden girmeye görsün,yapmadığını bırakmaz."

"Bizim hatunun iyi tarafı şudur: Bende bir köpürme başlar ise, bu  defa o alttan alır."

"...Her derdin ilacı; bir tatlı tebessüm, iki güzel söz.
 Hatun yumuşadı gitti.
"

"...
-Deneyeceğiz hocam,dedim. Tutturursak ne âlâ,tutturamaz isek Cenab-ı Hak bizi bu yolda denemiş olur,haddimizi bilir otururuz."

"İş insanı yormaz,gönül yorgunluğu bezdirir."

"
Bazıları artık dönmüyor.İstanbul gurbetinde yerleşip kalanlar var.
Köyün nüfusu gide gide azalıyor.
Onlar da oraya bir bahçe kurmaya gidiyorlar.
İnsanoğlu dünyaya niçin gelir?
Herhalde bir bahçe kurmaya gelir.
Bu düşünce ile gülümsüyorum.
Dünya dediğimiz de bir gurbet değil mi?
"

" 'Kuş kuş iken kendisine bir yuva, bir hayat kurmuş.Ya biz neyin necisiyiz?' diye düşündü."

"Böyledir bu dünyanın düzeni.
 Gâhî âbad,gâhi berbad olur."

"Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden ibaret.İşte geldik gidiyoruz, şen olasın Halep şehri."

"...
-... Geçen oduna gitmişlerdi ya.Dönerken çayırlığın orada, bir sürü gelin, kız toplanmış ot devşiriyor. Birden yokuşun başından doğru bir türkü patlatmış."Oy güzeller,güzeller"i söylüyor.Kızlar kimdir acep diye doğrulmuşlar. Onca delikanlı katırların yularını tutmuş, başları önlerinde geçerlerken, sen gömleğin yakasını partına kadar aç,türküye çök.

Beni tuttu bir gülme.
İnsan evladının büyümesine bir türlü alışamıyor.Bu nasıl iş!.. "


"...Ulan karının lafına iyi ki kulak vermiş de, şu kızı istemişiz. Eee.. Ara-sıra karı lafı dinleyeceksin.Ben her vakit dinliyorum ya neyse."


"Hani ne demiş adam "Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm".Bizimkisi birincisi şimdilik."

"Kimin kimden ne fayda bulacağını,hayrın ve şerrin hangi anda,hangi yönden geleceğini kim bilir?"

"... Bu da benim kumaştan.Herkes Mersin'e giderken bu tersine gidiyor."

"Şu insanoğlu tuhaf.Aile,evlat, arkadaşlar,ne bileyim kalabalık içindeyken "Gitseler de rahat etsem" dersiniz; sonra böyle bir başına kalınca "Neredeler acaba" diye aranmaya başlarsınız."

"...Erkek adam eşinden önce gitmeli.Yaşlı bir erkek eşini kaybedince yetim çocuğa dönüyor;eli iş tutmaz,kendine bakamaz. Oysa kadınlar daha metin ve yalnızlığa dayanıklı.
"

"Söz bitti.
Bir tomurcuk açmaz artık.
Bir kuzu melemez."


"İkindiyle akşamın arası.
Öyle de kısadır ki bu vakit, birden gün yıkılır,derin derelere kılıç gibi gölgeler iner.
"


Ben okurken çok zevk aldığımı söylemeliyim. Bu sebeple öykü severlere tavsiye ediyorum.

Sağlıcakla kalın...

Yorumlar

  1. Konusu güzel gözüküyor. Merak ettim doğrusu :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben severek okudum dediğim gibi eğer öykü seviyorsanız okumaktan zevk alacağınızdan eminim.:))
      Mustafa Kutlu öykücülüğünü beğeniyorum ben bilemiyorum çok zevk alıyorum ve bir kişi de olsun severse,sevecek gibi olursa çok mutlu oluyorum :)))

      Sil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar