Onlara karışmak zorunda isen/Yansın dikenleri/Ateş ol ki sen!





Selaam blogcum;

Nasılsın iyi misin? Ben de iyiyim çok şükür. İyiyim yani birazdan yazacaklarım yanıltmasın seni.. Çünkü bu ara yazı beni hep aynı yere götürüyor ve ben sırf bu yüzden senden ayrı kalmak istemiyorum.

Ne diyecektim. Sınav mınav geçti günler. Epey de az ders aldım ama niye böyle sinirli stresli geçti bilemiyorum. Yine de geçti oh iyi veya kötü. Twitter a da yazdım giden bir trenden atlanılmaz blogcum. O halde yolculuğa devam. Dıptıs dıptıs :D

Sherlock izleyeceğim daha ama şu an içimden gelmiyor yarın sabah izlerim herhalde. Kütüphaneye gitmem gerek. Bitirmem gereken kitaplar var. Biraz da çalışmam gereken mevzular var. Geçen gün amacımı bulduğuma karar vermiştim ama sanırım tam da emin olamadım.Pazartesi bu iş üzerine yoğunlaşmam lazım.

Ama sanırım yaklaştım da. Eşek kadar insanım daha bulamadım bence evet. Bir yerde beni bekleyen bir şey var. Bazı insanlar için ne kadar kolay değil mi? İşte hayatımın amacı bu deyip dört nala gidiyorlar.Benim içinse tam bir keşmekeş. Hayatımı "affedersiniz bu otobüs nereye gidiyor?" sorusunu utançtan soramayan bir manyak gibi geçiriyorum çoğu zaman.

Yine de bu bir sıkıntı yazısı değil. Çünkü insan böyleyken daha çok gülebiliyor.Ah tabi ya bu güzel bir yol derken kendini öteki yolda bulabiliyor. Hani bir hikaye vardır; en güzel gül hikayesi. Hikayede kişi en güzel gülü aramakta. Bakıyor en güzel gül diye diye bahçenin sonuna gelmiş. Elinde kala kala bir kuru gül. Ben de yoldan yola öyle olmam umarım.

Bu ara pek de gelmiyorum. Gelemiyorum. Okumakla da aram açık, yazmakla da düşün haleti ruhiyem nasıl? Çatlak bir kazandan damla damla sızıyor gibiyim. Bari damladığım yerde çiçekler açsa diye ummaktan başka da çarem yok bu arada.

Melankoli beni öyle kuşatıyor. Bir nefeslik alan. Kimseye bir şey anlatmak yok. Çünkü yasak. Çünkü herkes öfkelenince belli oluyor, canı sıkkın olunca.

Öğretmen arkadaşlarım karne heyecanını paylaşıyor. Nişanlı arkadaşlarım nişan fotoğrafları. Düğün telaşı. Kınaya davet. Araya da birazcık nispet. Eee hayat böyle geçiyor?

Yuvarlak bir masada kendimi tanıtıyorum. Kalan herkes kendine methiyeler düzmüş, ben adımdan soyadımdan başka bir şey bulamıyorum.İşte bu kadar.

İnsan böylece büyüyor. Anlatacak çok mu şey var?

Koridorlar dolusu.

Gidip gelmeler. İnsan ne kadar adım atabilirse bir boşlukta işte o kadar.

Size geç kalmışlıklarımdan bahsedemem çünkü yok. Çünkü her şey zamanında, tiki takında buluyor yelkovan. Akrebe hesap soracak cesaret de kimsede yok. Kimse plakasını alıp çok geç geldi bu akrep,aman kırmızıda durmadı, yeşilde geçmedi,üstüne üstlük bir de sigara içti diye şikayet etmiyor.

Sıra numaraları. Beklemeler, dakikalarca beklemeler, saatlerce beklemeler.

Anlatacak mıyım?

Ellerini yanaklarına koyarak beni okuyacaklar mı?

Elleri klavyede hemen kaçmaya meyilli küçük bir göz atış.

Ben hangi satır arasındayım?

Zaman geçti blogcum. Zaman bitti. Zaman doldu. Uykulu ve uykusuz aynı anlama geliyor. İkisi de uykuya ihtiyacı olduğunu belirtiyor insanın. İşte bir insan da bir dil kadar karmaşık. Zıt gibi görünen şeyler aynı anlama gelebiliyor ve aynı gibi görünenler tümüyle başka bir hikaye anlatabiliyor.


Size çok şey anlatabilirim baştan sona. Sanki şu ana kadar az şey anlatmışım gibi. Umarsız olabilirim. Duyarsız.

Rüyamda gördüğüm gibi. Sadece ilgiyle mest olabilen.

Bu kadar basit mi insan? Asıl mesele ben bu kadar basit miyim?

Hayır olamam. Kimse beni ilgilendirmiyor. Ben de kimseyi ilgilendirmemeliyim öyleyse. Bu kötü anlamda. İnsanı sevdiği tabi ki ilgilendirir. Ailem,arkadaşlarım mutlu olsun istiyorum. Ve siz beni birazcık olsun umursayanlar. Kötü anlamda kimse beni ilgilendirmiyor. Çünkü ben yazdığım zaman size ve onlara yazıyorum gerisine değil. İnsanlar açık arıyor. Ben her zaman dediğim gibi açık oynuyorum. Bazen biraz utanç verici olabiliyor. Fazla dürüstlük gurur zedeliyor çünkü. Öz gururumu. Benim kendimin olan.

Gözlerimi deviriyorum. Çünkü herkes kendini yaşıyor.

Şimdi başımda hala olan bir dert. Dertle derman bir aradadır değil mi blogcum?

Geriye umut. Geriye bir sen  bir ben blogcum. İnsan  neden yaşar blogcum? Ne ile yaşar?

Sevgiyle...

Yorumlar

Popüler Yayınlar