Bir Yazar İki Kitap- Muriel Barbery




Sevgili blogcum;

Ne zamandır kitap yazısı yazacağım güya. Bir her şeyi bahane edinmeler, bir tembelliğe alışmalar falan ancak şimdiye kısmet oldu.

Anlatacağım kitaplar Muriel Barbery'nin  yazmış olduğu Gurmenin Son Yemeği ve Kirpinin Zarafeti adlı kitapları. 

Gurmenin Son Yemeği 2000 yılında yazılmış. Fransa'da geçiyor olaylar. Grenelle Sokağı'nda yaşayan ölmek üzere olan bir gurmenin ağzından son günleri anlatılıyor. Gurmenin çocukluğuna gidiyoruz, yemeklere bakış açısını derinine okuyoruz. Sonra gurmenin arkadaşı, karısı, çocuğu ve çeşitli kimseler konuşuyor. Bu gurme hakkında yorumlarını ortaya koyuyorlar. Değişikti benim için.Yemeklerin o ağza götürülüş süreci, ağızda dağılış süreci, mideye indiriliş süreci işi yemekleri tatmak olan biri tarafından ancak bu kadar mükemmel anlatılabilirdi. Ve kokulara da tatmak kadar yer ayrılmıştı. Zaten  tat ve koku çok iç içe şeyler.

İkinci kitap 2006 yılı. Kirpinin Zarafeti. Enfes bir felsefe şöleni. Gurmenin Son Yemeğinde minicik bir bölüm gördüğümüz Renee'nin kapıcı dairesine giriyoruz. Onun kendi bilgisini gizlemesini,saklanma gayretini takdir ettim açıkçası. Eğitim hayatına devam etmesi mümkün olmamış ama kendini olabildiğince geliştirmiş kültür yumağı bir kadın Renee.Sonra Paloma var 12 yaşında çok zeki bir kız. Zengin ailesinin yapmacık zevklerinden bıkmış durumda. Kimsenin onu anlamadığını düşünüyor ve hayatın çok da yaşamaya değer olmadığına kanaat getirip 13 yaşına geldiğinde intihar etmeyi planlıyor. 13 yaşına girene kadar da günlükler tutmaya karar veriyor. İnsanın ölürken ne yaptığı önemli çünkü. Ve bir de Japon bir bey var. Paloma'nın Japon sevgisi var.Manuela var.Var da var yanisi. Bu kitap okunmalı, okutulmalı bence.

Kirpinin Zarafeti'nden bir kaç küçük alıntı :

"Belli ki yetişkinler zaman zaman durup yaşamlarının nasıl bir facia olduğunu düşünüyorlar.Ama o zaman da bir şey anlamadan sızlanıp duruyorlar ve hep aynı cama çarpan sinekler gibi, çırpınıyor,ıstırap çekiyor,yıkılıyor,çöküyorlar ve kendilerini gitmek istemedikleri yere sürükleyen olaylar zinciri üzerine düşünüyorlar."

"İnsanlar yıldızların peşinden koştuklarını sanırlar ama sonları bir kavanozun içindeki kırmızı balığa benzer."


"Yaşamın bir güldürü olduğuna inanmama rağmen sonuna kadar dayanabileceğimi sanmıyorum."

"Ölmek, nazikçe bir geçiş olmalı, dinginliğe doğru pamuklar üzerinde bir kayış."

"Ama benim yaşadığım dünyada,bir Japon balıkçı kulübesinde olduğundan daha az şiir var."

 "Aristokrat kimdir? Etrafını çevreleyen bayağılıkların ortasında bile bayağılığın erişemediği bir kadın."

""Politika" diyor. "Küçük zenginlerin kimseye vermedikleri bir oyuncak."

 "Tek bir şey istiyordum:Beni rahat bıraksınlar, fazla bir şey istemesinler ve gün içerisinde açlığımı giderebileceğim biraz vaktim olsun."

"Güzellik oldu mu her şey bağışlanır, kabalık bile."

"Anlamadığımız şeyi nasıl yaparız ki?"

"Çok kitap okudum...
Yine de bütün alaylılar gibi ne anladığımdan asla emin olamıyorum."

"İnsan kendi tekilliğinin işaretini göreceğini sanırken, karşısında egemen bir toplumsal davranış kalıbı keşfedince daima fazlasıyla allak bullak olur."


"Güvensizliklerimizi birbirimizle paylaşsaydık,taze fasulye ile C vitamininin, hayvanı besleseler bile yaşamı kurtarmadığını ve ruhu beslemediklerini kendimize söyleyebilmek için kendi aramızda bir araya gelebilseydik ne kadar iyi olurdu."

"Nefret ettiğim bir şey varsa, insanların kendi güçsüzlüklerini ya da yabancılaşmalarını amentüye dönüştürmeleri."

"Bir ritüel halini aldığında, küçük şeylerdeki büyüklüğü görme yeteneğinin merkezini oluşturur.Güzellik nerededir? Diğerleri gibi ölmeye mahkum büyük şeylerin içinde mi, yoksa hiçbir iddiada bulunmadan, anın içine bir sonsuzluk tomurcuğu yerleştirmeyi bilen küçük şeylerde mi?"

"...Böylece enerjimizin büyük çoğunluğunu yıldırmak ya da baştan çıkarmak için kullanıyoruz."

"Toplumun bizim gülünesi yollarımız üzerine hiç durmadan yerleştirdiği engellere aldırmama yeteneğine tam puan veriyorum."

"Edebiyattan daha soylu bir vakit geçirme, daha oyalayıcı bir eşlik, daha enfes trans mı vardır?"

"Görünüşe ve konuma bakıp insanların zekasına ne çabuk karar veriyoruz!.."

"Bir silah gibi olsa da, karşımdakinin hatalarını benim de kullandığım olmuştur."

"Madam Michel'de kirpinin zarafeti var: Dışarıdan dikenlerle zırhlı, tam bir kale, ama bence içinde kirpiler kadar doğrudan bir rafinelik var. Onlar haksız yere duyarsız, uyuşuk görülen, şiddetli oranda yalnız ve korkunç bir şekilde zarif hayvanlar."

"Ev yolunda kendi kendime şöyle dedim: Dilin güzelliğini de kendinden geçmeyi de bilmeyen yoksul zekalara ne yazık!"

"Benimle konuşurken  beni ciddiye alan birine ilk kez rastlıyorum. Onay ya da itiraz peşinde değil, bana bakıp, sanki "Sen kimsin?Benimle konuşmak ister misin? Seninle birlikte olmaktan mutluluk duyuyorum!" der gibi. Nezaketten bahsederken bunu kastediyorum."

"İnsanın kendi paranoyası konusunda yanılgıdan kurtulması daima huzur verir."

"Tek bir dostunuz olsun,ama onu da iyi seçin."

"Ama eğer evrenimizde henüz olmadığımız şeyi olma olasılığı varsa... Ben bu olasılığı yakalayabilir miyim? Kendi yaşamımı babamlarımınkinden farklı bir bahçe haline getirebilir miyim?"

"Dünyanın çirkin olduğunu bilsem de, bunu görmek istemiyorum."

"Kendi kendime dedim ki: İnsan sağ eli olduğunu bilmezden gelebiliyorsa, karşısındaki insanı görmezden gelmek ne olabilir? İnsanın olumsuz bir kalbi, içi boş bir ruhu olabilir mi?"

"...Çünkü güzel olan şey, geçerken yakalanandır."

"Suskun biriyken kaçarak gizlenen biri oldum."

"Bir yaşamın değerine nasıl karar verilir?Önemli olan, dedi bana bir gün Paloma, ölmek değil, ölürken ne yapıldığı."


İnanın bana çok sabırlı biri değilim.Renee benim için unutulmaz biri oldu. Elimden geldiğince anlatmaya, alıntı yapmaya çabaladım. Kusurlarımı bağışlamanız dileğiyle...

Şeyma

Yorumlar

Popüler Yayınlar