Zemberek Kuşu'nun Güncesi - Bir Kitap Okundu


Merhaba blogcum;

Bu kez yine bir kitapla geldim.

İki gündür bitirmekle uğraşıyorum kendisini. Kitaba direkt geçmeden önce kitapla maceramı anlatmak istiyorum.

Ben esasında bu kitabı taa Şubat ayında almıştım kütüphaneden.Hatta Ocak ayının sonları da olabilir. O aralar Harry Potter okuyordum sonra nasıl olduysa düğümlendim. Okuyamamaya başladım kitabın süresi doldukça uzattım. Üç kez uzatma hakkımız olduğundan toplamda 45 gün kadar tutabiliyoruz elimizde kitabı.Ancak son uzatmamda kitap okuyabilir hale gelmiştim ki iade süresi geldi. İade edip hemen geri alıp bitirebilirdim ama o ara başka kitaplarda gönlüm vardı. Verdim kitabı gitti. Geçen yine kütüphanedeyim, rafların arasında dolanırken Murakami rafına denk gelmişim. Hemen gözlerim benim Zemberek Kuşu'mu aradı. Çünkü birden fazlası vardı orada ve ben benimkinin arasına küçük işaretçilerden koymuştum. Kaldığım yer, beğendiğim yerler. Hep vermeden önce çıkarırım ama o sefer için bunu yapmamıştım tekrar alacağımı düşündüğüm için. Kütüphaneciler de sağ olsunlar dokunmamışlar.Ben pür neşe aldım kitabı döndüm.

Ve tadaaa sonunda bitirebildim.

Tam bir kafa karışıklığıyla bitti benim için kitap. Oradan oraya sürüklenip durdum karakterlerle beraber. Karanlık kuyuların diplerini indim, sokaklarda başıboş gezindim, banklarda oturup insanları seyrettim.

Nasıl bir kitap sorusuna vereceğim tek cevap karışık olurdu herhalde.Ama yine de çekici. Hatta öyle bir çekiciliği vardı ki benim için, yedi ay sonra bile peşine düştüm.

Toru Okada ve eşi Kumiko'nun kedilerinin kayboluşuyla başlıyor kitap. Olaylar bundan sonra başlıyor. Çift Malto Kano ile tanışıyor sonra olaylara Girit Kano giriyor. Teğmen  Mamiya, Muskat Akasaka ve oğlu Tarçın Akasaka giriyorlar. Her şey bir karışık bir karışık sormayın. 

Bir de komşu kızı May Kasahara var. Epey acayip bir kız,bazı yönlerden kendime epey benzettiğimi söylemeliyim. 

Aslında bakarsanız kitaptaki bütün karakterler olabildiğine acayipti.

Asılmışlar evi var.

Asılmışlar evinde boş bir kuyu var.

+18 'lik kısımlar da var. Hatta bir tane de telefon sapığı kadın var, sonra karşılaşıyorlar bile.Ama tam olarak öyle de değil. Her şey birbiriyle bağlantılı ve saçma. 

Bir kitap nasıl anlatılamazı yaşıyorum şu an :D


Alıntılarla anlatamayışıma son veriyorum:

"...Ben bile,kendime diyorum ki,anlattıklarım, baştan başa kurgulanmış olağanüstü bir öykü olsaydı sevinirdim.Yanılmış ya da sadece düş görmüşüm gibi zayıf bir umudu beslemeyi sürdürürken,bugüne dek bunun bir sanrı, bir yanılgı olduğuna kendimi inandırmaya çabalayarak gelmiş bulunuyorum."


"Bunun için ölmekten korktuğumu sanmıyorum. Hatta bedensel ölüm, benim için bir kurtuluş olurdu.Bu beni, o umutsuz zindanda, ben olmanın acısından sonsuza dek kurtaracaktı."

"...Işık yaşam sahnesini yalnızca birkaç saniye aydınlatıyor.Bu saniyeler geçince,o andaki bildiriyi yakalayamadıysan eğer, ikinci bir olanak verilmiyor sana.Yaşamının geri kalanını pişmanlık içinde ve umutsuz, derin bir yalnızlıkta geçirmek zorunda kalıyorsun.Böyle bir alacakaranlık dünyasında,artık gelecekten hiç bir şey beklenemez.Böyle bir insanın elinde tuttuğu,olması gerekenin eskimiş kalıntısından başka bir şey değildir."

"- Size şunu belirtebilirim ki, diyordu, her şey, aynı zamanda hem çok karmaşık hem çok basittir.Bu, şu dünyayı yöneten temel bir kuraldır.Hiç unutulmamalıdır. Karmaşık görünen -ve gerçekten öyle olan- şeyler, yönlendirilme açısından çok basittirler. Neyi arıyoruz biz? İşte tek soru budur."

"-Nefret uzun,kara bir gölgedir. Çok zaman, nefret eden kişi bile nereden geldiğini bilemez. İki yanı keskin kılıca benzer.Karşınızdakine şiddetle indirirseniz,kendinizi kesersiniz. Bu da ölümcül olabilir.Ama ondan kurtulmak kolay değildir."

" 'Dünyada bilinmemesi gereken şeyler vardır', demişti Teğmen Mamiya."

"Kötü bir şey, diye düşündüm. Başıma tüm gelenler arasında hangisi kötüydü, hangisi iyi?"

"...Yarın neler olacağı belli mi? Kimse bilemez.Hele öbür gün,daha da bilinmez! Hatta, ondan da önce,çok değil, daha öğleden sonra bile neler olacağını kimse bilemez ki! "

"...Belki iyi anlatamıyorum, ama insanlar da söylediklerimi dinlemiyorlar.Ben de bunun üzerine,zaman zaman , gerçekten sinirleniyor ve saçmalıklar yapıyorum."

"Bana her gün kendimden biraz daha uzaklaşıyormuşum gibi geliyordu.Kimi zaman ellerime uzun uzun bakıyor ve saydamlaştıklarını görüyordum."

"...Orada pek çok karabasan gördüm,ama yine de gerçeğe tercih ederim.Uyanmak istemiyordu canım.Ne demek istediğimi anlıyor musun acaba? Sen hiç böyle bir deneyim geçirdin mi? Kendini hiç, zeminden de daha aşağıda, iğrençlik bakımından hayal edebileceğinin çok ötesinde bir yerde buldun mu?"

"Gidişinden bu yana geçen zamanda neler yaptığı konusunda en ufak bir fikrim yoktu, neden o gün ansızın yeniden ortaya çıktığı konusunda da. Ona dobra dobra sorabilmeyi isterdim. "Nerelerdeydin,be? Bunca ay ne yaptın? Tüm bu yitirilmiş zamanın izleri nereye gitti?" "


"-Bakıyorum kendinize çok güveniyorsunuz?
-Hiçbir şeye güvenmiyorum."

"...Neyse öyle çok şaşırma ha.Bugüne dek bunu senden sakladım, ama gerçekten çok kolay ağlarım ben.En ufak bir bahaneyle, en saçma şey için ağlamaya başlarım hemen.Bu, benim gizli zayıf noktam.Bunun için, durup dururken hıçkırarak ağlamaya başlamam,tek başına, olağanüstü bir şey değil; genelde iyice ağlar sonra kendime, anladık,yeter bu kadar, der ve susarım."

Sevgiyle kalıın...

Yorumlar

Popüler Yayınlar