Nöbet Yazıları 4 - kedi bana nankör dedi

 Evvet sevgili blogcum,

Başka bir nöbet günlükleri yazısıyla karşınızdayım.

Her zaman dediğim gibi, en iyi nöbet olmayan nöbettir. 

Ne yapalım heyhat biraz vatan sevgisi biraz ekmek parası. Bu işleri birilerinin yapması gerek arkadaşım. Ne yapalım hı ne yapalım. 

Neyse sakinim. Haritaları izleyip, uyanık kalıyorsun.  Uzaktan her şeyin büyülü gelmesi ne ilginç. Bütün beklentilerimi düşünme kararı aldım.

İlk durak iş. İnsan bir işten ne bekler? Para, itibar, saygı... Para işi çok şükür. İtibar halk içinde muteber olacak kadar var, kafi. Saygı işi içgüveysinden hallice. Bu çoğu zaman korkuyla saygıyı karıştırmış bir millet olduğumuz için. Korkuyu kaybedince saygısıza dönüşmek şaşırtıcı gelmiyor. Senden korkmuyorum. E tamam korkma. Saygı? O da ne ki? Bu memleket için çalışıyorum. Hayır efendim vergilerimle maaşını ben veriyorum. Allah razı olsun kardeşim. Kendi kendine asayişini de sağlayabilsen harika. Çünkü şu kurumlar olmasa köşe başında bir tarafınızı kestikleri zaman şikayeti de yine kendinize etmek zorunda kalmak nerden baksan üzücü bir gerçeklik olsa gerek. Bazı insanlar geceleri uyumuyor. Senin için, benim için. İşte bu saygıya layık.  Ya da gündüz üretiyor. Bu da saygıya layık. Yan gelip yatanlara da ben münasip saatlerde şikayetlerimi iletiyorum. Haram zıkkım olsun hakkımızı yiyenlere diye avam bir seviyeye indiğim de oluyor. Oluyorsa oh olsun. Sefam olsun, alırlarsa selam olsun. Ya da olmasın vazgeçtim. 

Artık bu işten saygı beklemiyorum. İşimi yapıyorum. Elimden geleni yapıyorum paramı alıyorum. Bitti. Amirim benim ablam değil, arkadaşım değil, abim değil, babam değil. Sırtımı bıçaklara açmıyorum.  Burası duygusal tatmin sağlayacağım yer değil. A kişisi işten kaçabilir. B kişisi başka işler karıştırabilir. Kişisel algılamiyorum. Herkes kendi bahçesini bir süpürsün.  Sonra bir kilim sersin oraya. Minder koysun. Semaver yaksın. İki çay içsin. İçerken düşünsün. Ben ellerin bahçesinde napıyorum, e benim bahçem de varmış. Benim de hayatım varmış ve epey güzelmiş. Harika. O nöronlar çalışacak. O transmitter maddeler yola çıkacak. Marş marş.

Ne diyorduk? İnsan neden nankördür? Kime nankör denir? Güzel soru. Tüm varlığım Türk varlığına armağan olsun diye yaşayıp sonra bu feda halinden medet ummak. Fedakarlık dikenli  bir meyveyi cup diye yutmaya benziyor. Kese çize gidiyor. Peki neden? İnsan hiçbir şey beklemeden bir şey yapamaz mı? Yapamayabilir. Ben olmamışım arkadaşlar, ben ermemişim.  Olsa olsa erimişim. Uzamışım. Sonra donmuşum, kalmışım. Olaylar böyle gerçekleşmiş. Vermişim vermişim almışım da belki ama yetmemiş. Ne olsa yeterdi acaba. Bence hiçbir koşulda yetmezdi. Beklemek öyle zehirli bir şey işte,  neyi yutsan zehir yapıyor. Tehlikeli. 

İkinci durak. Aile. İnsan bir aileden ne bekler? Sevgi, saygı, bağ, paylaşım, ilgi, sevgi, sevgi, sevgi,ilgi,ilgi, ilgi.  Sevmediler mi seni? Sevdiler. Bir şeyler yanlış blogcum. Bir şeyler raydan çıkmış. Ben bu ömrü senin için yaşadım. Bunu ben mi istedim? Üf olduk mu nankör derken yine nankör yine nankör. Tarih tekerrürden ve tefekkürden ibarettir. Hatırla. Düşündükçe hatıraların bile değişir. Halbuki ben hiç öyle hissetmedim hay aksi. Başkalarının hislerini değiştiremezsin, hatırla. 

Geldik üçüncü durağa. İnsan bir arkadaştan ne bekler? Saygı, sevgi, paylaşım, ilgi. Olmazsa gider miyiz? Gideriz. Dünyanın sonu mu? Sonu değil. Olursa güzel olsun. Olmazsa small talks. Enough. Sığlık iyidir seni boğmaz. 


Geldik dördüncü durağa. İnsan bir sevgiliden, eşten ne bekler? Eş deyince durum karışık. Sevgili diyelim hadi. Sevgi, saygı, ilgi, paylaşım. Arkadaştan ne farkı var o zaman? Var sabır. Yakınlık sabır ister. Denge ister. Başka bilemiyorum. Yalansız bir anlayış. Mış gibiliklerden uzak. Kendin gibi olabilme cesareti. Kendin olma cesareti evet. İnsan bu cesareti gerektirmeden yanında kendi olabileceği birini isteyebilir. Makbuldür. Kaldı ki insan ailesinin, arkadaşının yanında da kendi olabilmeli. Şok. İş yerinde olmasa da olur. Olsa iyi olur. Makul seviyelerde kendiliğini korumak iyidir. Ne zor şey ayıkken yaşamak değil mi? Biraz sosyal medya sarhoşu, biraz kim ne der sarhoşu, biraz televizyon sarhoşu, biraz vatan sana canım feda sarhoşu olunca biraz kolaylaşıyor. Gerekirse feda tabi ama önce şu can neyin nesiymiş bir anlayalım.

İşte böyle.

Sabırla...

Ş.




Yorumlar

  1. Dört durağı da çok harika özetlemişsiniz. Saygı yoksa sevginin, ilginin de anlamı yoktur. Her ne olursa olsun sevmek zorunda değiliz lakin saygı duymak elzemdir.
    Samimi paylaşım için teşekkür ediyorum size.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teşekkür ederim. Okuduğunuz ve yorum bıraktığınız için. Gecikmiş yanıtım için üzgünüm. Yoğun günler ve biraz da tembelliğim münasebetiyle ancak dönebildim. :)

      Sil
  2. wuuu, işin smal talk kısmına tekabül etmiyorumdur inş, :) Kardaşım yalnız, o üstüne alınma kısmı bizim kitaptan değil mi, sanırım benim de en çok uygulamak istediğim kısım bu, ne alakası var lan olayın benle diyesi gelmiyor mu insanın bir müddet, hadi bitir şu nöbetleri de görüşelim, olacaksa smalına da razıyık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sekiz yüz elli yıl sonra cevap yazmak da ne bileyim. Seni seviyoruuum demek istiyorum sadeceee :)))

      Sil
  3. Bu nöbet yazılarını seviyorum. Ama her seferimde aklıma aynı soru geliyor. Nöbet derken, ne iş yapıyorsunuz? Mesleğiniz nedir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar laf aramızda aman kimseler duymasın ask*rim ben. Aslında mühendisim ama olayın o tarafı da var. Olaylar öyle gelişti. :)

      Sil
    2. laf aramızda bende jandarmayım ^^ branş ve rütbe nedir acaba merak ettim. hangi kuvvet? Sormak istediğim bir sürü soru var :D

      Sil
    3. Bilgisayar açmaya fırsatım olmadığı için bu hesabımdan yazıyorum.

      Rütbe branş hangi kuvvet cok özel sorular bunlar. Size yakın bi kuvvet. Mühendisim zaten ordan cikarirsiniz bence. Ipucu vereyim t ile basliyor :) Neden bir suru soru var kısmını anlamasam da iyi günler dilerim. :)

      Sil
  4. Vuhu, Ş. , atarlı tutarli ama biçimli güzel bir yazı olmuş bu.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar