İpin Kaçmış Bir Ucu*

 Sevgili blogcum,

Gelmeyim gelmeyim dedim tutabilene aşk olsun. Şu iki günde yazdığımın haddi hesabı da yok. Defterlerce, taslaklarca yazı. Bu bana böyle hissettirdi, bu bana bunu dedi. Mikrop insanlık hepinizden tiksiniyorum. Neyse vazgeçtim. Bu benimle alakalı değil. Keşke diş fırçamı getirmiş olsaydım. 

Bu mescit meselesi canımı epey sıkıyor. Dert var dert var blogcum. Türlü çeşit dert var. Kemirgen, ısırgan, kan emici dertler var. 

Neyse biri dedi bir şeyi yanlış yapmışsın. Ulan adama bir nefret doldum anlatamam. İçimde biriken bütün kin adama akıyor. Adam bana tatlı tatlı gülerek bir şeyler diyor. Adamı akşam üzeri bir grup insanla sopalarla taşlarla kovalamak istiyorum. Bakma öyle bir çimdik kadar abartıyorum tabi. Yine de tedbirli olmakta fayda var bu adama bile isteye asla yanaşmıyorum. 

Neyse ne blogcum ev sahibim kombi kumandasını getirdi. Kombinin bile kumandası var. Böyle elitist şeylerle ilk defa tanışıyorum. Benim kombim düğmesini çevirince çalışıyordu ne var sanki. Ayrıca lojmanlarda hala tüp kullanılıyormuş.  Ciğerim yanıyor. Gece vakti tüpsüz dalasıcalar, ocağa doğal gaz bağlatmaktan aciz bütün vizyonsuzları kınıyorum. 

Ağzı olan konuşuyor. Toptan fiyatına pamuk alıp birtakım kimselerin ağzına ve malum yerlerine tıkamak istiyorum. Ben de böyleyim blogcum sinirlenince yazdıklarımı gözüm görmüyor. Bütün güneş görmemiş küfürleri derdest edip sevmediklerime karşı ödemeli yolluyorum. Her şeyin bir bedeli var. Ben gün aşırı türlü çeşit şeylerin bedellerini ödüyorum. 

Ne diyorduk? Karınca yolu artık faal değil. İki kere daha işgale uğradık o ayrı. Karınca yiyen almayı düşünüyordum tam. El altından karınca yiyen tanıdığı olan gene söylesin. Neme lazım ihtiyaç falan hasıl olur. Hazır olalım. Dişe diş kana kan. İntikam intikam. 

Neyse sakinim. Göz görmemiş çaylaklarımı yeni baştan okuyorum. Şiddetle Çaylak ile Filozof okumaya cemi cümle memleketi davet ediyorum. 

Kara kedi ve diğer kedi ben kapıyı açınca üzerime gelip duruyor. Bir keresinde beni takip bile ettiler. Kedilerle konuşarak sabaha başlıyorum. 

Eni konu yaşıyorum blogcum. İşyerinde elimi yanağıma yaslayarak zamanın geçmesini beklerken, tanımadığım milyon kişiyle konuşup dururken, işten eve koşar adım yürürken. Evet yaşıyorum. Lafın başında dedim bu sefer yazıyorum da. Okumayı da sayarsak hayatıma müthiş combolar katıyorum.

İşte böyle çok konuştuk güzellemeyle bitirelim blogcum. 

Daha önce söyledim biliyorum. Seni samimiyetle seviyorum.

Heyecanla...

Şeyma 

*: Başlığa atıf: İbrahim Tenekeci beyefendinin "ilmeği kaçmış bir hayat bizimkisi/ beraber yürüyelim olur mu" diye mısraları olan şiirini aklıma getirdi. Çok seviyoruz merkez. Öyle böyle değil.


Yorumlar

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar