Kendini Affetmek, Birtakım Kibirler, Devam Eden Yol


 

Sevgili Blog;

Güneşin şahane gülümsemesiyle uyandım.

Yaşasın Cumartesi.

Yaşamaya dair ümitvar olmaktan hiçbir zaman gocunmadım.

Bir ağırlık olarak yaşayacak kadar ızdırap gördüğümü zannetmiyorum. Elhamdülillah.

Bunun yanı sıra; bu durumun birtakım şımarık alışkanlıklar edinmenize sebep olması da tamamen karakteristik bir zaaftır. Ben öyle zannediyorum.

Kendime yine dev çuvaldızlarla hücum etmekte beis görmüyorum. 

Neyse efendim gelelim sadede.

Bu ara ismi Unutma Dersleri olan bir kitap okumaktayım. 

Kadın kocasını aldatıyor ve sevgilisini, kendi deyimiyle sabık sevgilisini, unutmak üzere Mazi İmha Merkezi adında bir yere gidiyor. Unutma dersleri almaya başlıyor. Temel olarak konu bu. 

Bu benzeri unutulacak ahlaksız girişimlerim olmadığı için kendimi şanslı hissetmem garip. Evli değilim, sabık sevgililerim hiç olmadı, gayrimeşruyu bırakın meşru bir aşk dahi yaşamadım. Heyhat. Bu vaziyette dahi insanın unutacak tatsız hatıraları yok değil.

Konu dönüp dolaşıp kendini affetmeye geliyor. Sizi üzen insanların bir taraflarını dönüp fosur fosur uyuduğu ya da ne bileyim yaşamlarına bir şekilde devam ettikleri göz önüne alındığında altın değerinde sahip bir tavsiye; kendini affetmek.

İşte buradaki düğüm de kibir noktasında yumruk olup göğsünüze oturuyor.

İki elinizin arasına aldığınız başınızla ve vücudunuza doğru çekip bir yumak olduğunuz bacaklarınızla bir ileri bir geri sallanarak, "beni beni Bihter'ini" ses tonuyla. Ben bunu nasıl yaptım, nasıl yaparım sorgusuna başlıyorsunuz.

Sonuç; sıfıra sıfır, elde var sıfır.

Yani cancağazım hatamızı tabi ki sinek olarak görmekten Allah korusun. 

Yine de insan kendine yaptığı zulümden de bir şekilde mesuldür.

İçimizde kendimize karşı da merhamet taşımalıyız ki hayata sağlıklı bireyler olarak devam edelim. 

Yani "Ben kusursuz değilim arkadaş, hata da yapabilirim, insanlık hali. Allah tekrarından ve beterinden korusun." demek de lazım, evet bu biraz meşakkatli bir seyahat gerektiriyor. Yine de güzel.

Çünkü ben tamamen kendi zannıma göre yoldan çıkmaya meyyal bir insanım. 

İçimdeki çalkantılar mütemadiyen devam eder ama sonunda su durulana kadar sabretmem gerektiğinin farkına varırım. Çünkü çırpınmak bazen suyu daha çok bulandırmaktan öteye götüremiyor insanı.

Tüm bu küçük kusurlarıma rağmen içimde durmadan kurulan mahkemeler, asla meydanı terk etmeyen askerler, manevi olarak beni zinhar yalnız bırakmayan dervişler, omzumu ve dahi bütün maddi varlığımı gözüm kapalı emanet edebileceğim dostlar, bütün iç dünyamı bilse dahi beni seveceğinden emin olduğum insanlar var.

Hülasa bu son paragraf dahi Allah'ın sevgili kulu olduğumun bir işaretidir.

Bundan mütevellit yaptığım istişareleri kulak ardı etmeyeceğime, özellikle ehemmiyeti malum hususlarda Allah rızasını kul rızasından daima üstün tutacağıma, yürüdüğüm yolda çalkantılar olsa dahi Allah rızası için helalden çıkmamaya gayret göstereceğime, içimdeki takati kaybettiğim anda dahi bana gösterilen işaretleri okumaya çalışacağıma söz veriyorum. Kendime. Gönül isterdi ki namusum ve şerefim üzerine yahut kutsal saydığım değerler üzerine diyeyim. Yukarıda bahsettiğimiz beşer kusurludur düsturundan uzaklaşmak istemiyorum. Hata insan için. İnsan yazdığını dahi unutabilir. 

Gelelim sona; günlerin geçmesini isteyip dururken bana şahane bir ömrü bahşeden Allah'a, bana merhamet eden ve kendime merhamet etmemi sağlayan Allah'a, bunca güzelliği ömrüme her gün, her saat, her dakika ve her an sığdıran Allah'a sonsuz hamdederim.

Dünyaya geldik gitmeye değil mi ama?

Allah öte tarafta hesabını veremeyeceğimiz işlere bizi bulaştırmasın.

Duayla ve selamla.

Şeyma






Yorumlar

  1. merhaba şeyma, blogun ve yazıların çok güzel olmuş. ellerine yüreğine sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar kaç aylardır görmediğim belki de bir şekilde cevap yazmayı unuttuğum yorumunuz için çok üzgünüm. :( İyi ki güzel insanlar var, iyi ki varsınız.

      Sil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar