Bazı Gecikmiş Şeyler

 Sevgili blogcum,

Geçen yazıda "n'olur gel" demişim. Fazla dramatik kaçmış. Yorulsam da Allah'ın bana gerekli gücü vereceğini biliyorum. Yeniden yeniden küllerimden doğabileceğimi öğrendim artık. Kaf Dağı'nı ararken Simurga dönüşen kuşlar vardır.  Ben onlardan değilim ama neden olmayayım blogcum. Mümkündür.  

Yorulsam da Allah'tan başkasına yalvaracak değilim. Muhtaçlığımı hor görme. İnsan ki insanla insan olan bir varlıktır. Olabilirse tabi. 

Hikaye anlatıcısının beni neden bulduğunu düşünüyorum. İnsanların hikayelerinin bana geliş şekillerini. Nefes alır gibi bir çırpıda geçen yaşamları. İçimi dağlayan şeyleri. Ve gözyaşlarını. Sana anlatamadığım bazı anlar aklıma geldiğin oldu. Yine de üzgün değilim artık. Biliyorum ki her yol bir sonu da olsa yürünmeye değer insanlarla yürünmelidir.

Suyun üzerine damlattığımız boyalar bir ritim.  Fırçaya sert vurmak sonucu değiştirmiyor. Hatta daha rezil bir hale getirebiliyor. Sertleşmek çare değil. Taşlaşmayı bırak. Yumuşak bir ritimle ver nefesini. Yumuşak bir darbeyle terketsin fırçayı boya. Sabret. Henüz zamanı değilse tek bir damla damlamaz.  Zamanı gelince de sabret,  renkler başka renklerin içinde açılırlarken seyret damlacıkları. 

O gün tüm bağırışlarla.  Aynı tepkiselliğin gölgesi ve vicdan azabı. Beni mahveden bir yangındı bu. Artık yok. Bıraktım. Bağırışlar beni ilgilendirmiyor. Umursamazlık üzerimden geçiyor. Ben çocukken en çok neden korktum? Benim en eski anım neydi? Benim yemekle aramdaki, sevmekle aramdaki, güvenmekle aramdaki bu çizgi nerden geldi? Sormadın.

Artık olmayan şeyleri sormanın bir anlamı yok diyorsun. Oysaki hikayeler genellikle artık olmayan şeylerle ilgilidir. Hislerle veya kişilerle.  

Yine de sana uzun uzun hikayeler anlatacağım zamana kadar beni can kulağıyla dinle. Çünkü her bir taşın altında başka bir giz kımıldanır biteviye.  

Merakla...

Şeyma

Yorumlar

Popüler Yayınlar