Hayret
Sevgili blogcum,
Bana dedi ki sanki bütün bunları sen yaşamamış gibi davranıyorsun.
O kadar sevmemene rağmen bir fakülteyi hiç de fena bir şekilde bitirmediğini unutuyorsun.
Sonra türlü insanın içine girdiğini.
Hayatın seni bambaşka yerlere götürdüğünü.
Sonra başka bir eğitim süreci. Psikolojik ve fiziksel harp. En çok psikolojik. İnsan insan her yer insan.
Uzun bir süre yıkılışa doğru sürüklenmek.
Kimsenin bilemeyeceği hikayeler var.
Neyse o kadar yer gezmisim görmüşüm. Çok guzel duygular yaşatılmış bana. Ben serçeler zıplayarak yürürken neşeleniyorum. İşten çıkarken bir salyangozu selamlıyorum.
Düştüysem düştüm. Üstüne mi düştüm kardesim seni ne ilgilendiriyor? Herkes kendine baksın. Acizsiniz ve kabul etmediğiniz acizliğiniz batacak size. Bense kendi yolumda gideceğim. Gerekirse düşe kalka evet.
Hata yaparım diye korkmaktan sıkıldım.
Düşmekten korkmuyorum.
Sizden korkmuyorum.
Arkamdan konuşulmasından korkmuyorum.
Kendinizden siz korkun.
Alaylardan korkmuyorum.
Sesim titreyerek, çatlayarak yine de konuşacağım.
Etrafa tükürükler saçmak pahasına güleceğim.
Kızarıp, perişan görünsem de koşacağım.
Kendi istediğim gibi yapacağım.
Yemeğim kimsenin zevkine uymayabilir. Kıyafetlerim, dünya görüşüm ya da başka bütün her şey.
Ne oldu? Memnun etmeye çalıştığınız yığınlar ne oldu? Hepiniz hiçsiniz işte. Her hikayenin bir bas rolü var. Herkes kendi sahnesinde ışıldamalı.
Bakma öyle. Sinirli de değilim. Ezik insanların kendilerini koruma biçimi bu. Ben daha iyiyim, deme biçimi.
Herkes iyi olsun istemiyorsam da na şurada öleyim. Öyle de boşvermişim.
Ne yapalım blogcum bu zehir bir yerden akacak.
Köprü yok. Su yok.
Hikaye devam ediyor.
Hayret.
Yaşamak böyle işte.
Coşkuyla...
Şeyma
Yorumlar
Yorum Gönder