Bıktık Yav
Sevgili blogcum,
Kendi değerimi sorguladığım zamanlar geride kaldı, çok şükür. Bu yol kolay yürünmedi. Beni kibirle suçlayanlar oldu. Kibirden de iftiradan da Allah'a sığınırım.
İnsanın kendini koyduğu bir yer olduğuna inanıyorum. Yan yana geldiğimiz kişileri böyle mi seçiyoruz, emin değilim.
Yine de bazı konular elzem. Küçük saygısızlıklarıyla ehemmiyet kazandığını sananlar… Ne olduğunuzu bütünüyle görüyorum. Üzgün bile değilim, bu sizin kavganız. Saygısızlığı kendinize ediyorsunuz. Ancak öyle yapabilirsiniz. Ne ile boğuştuğunuza bir bakın bakalım. Ben biliyorum da söylemeyeyim.
Asıl ruhumu ezen konuya gelelim. Sınırlarıma açıkça saldırılıyor. Duygu durumum için kimseye hesap vermek zorunda değilim. Mutluluğumu ya da mutsuzluğumu ispat etmek zorunda da değilim. Beşerim, bana ait bir yaradılışım var. Fıtratım üzereyim. Senin hadsiz yorumlarına göre yaşayacak değilim.
İkincisi: Ne yapacağıma ben karar veririm. Israr etmek gibi bir seçeneğin yok, öyle bir yakınlık yok aramızda. Bu hadsizlik nereden geliyor?
Üçüncüsü: Birine yardım teklif edilir. Reddederse üstüne gidilmez. Beş yüz kere sorulmaz. Eline uzanılmaya çalışılmaz. Bu açıkça tacizdir.
Arkadaşlar, gözünüzde bir şeyler olabilirim ama aptal değilim. Kimin neyi niye yaptığını bilecek zekâdayım. Gerçi ilkokul üç farkındalığı bile yetebilir buna: İlgisini çekemedim diye tartışarak rahatsız edecek konuları seçmek… Kadınları aşağılamak, dini kötülemek, başaramadığını başkalarına yüklemek. İç huzuru olmayan insanın yöntemi budur. Çünkü değersiz hissetmek yalnızca size mahsus olmamalı, değil mi?
Kendi sorunlarını herkes içinde çözsün rica ediyorum. Bana gelince: saatlerce, aylarca, yıllarca çalıştım. Kendimi zorladım. Korktuğum şeyleri yaptım, yapıyorum, yapmaya devam edeceğim. Allah izin verdiği müddetçe. Yaşamıma tesir etmenize izin vermeyeceğim.
Böyle.
Biraz hararetle...
Şeyma
Yorumlar
Yorum Gönder