Bir Kitap- Dijital Minimalizm


 

Sevgili blogcum,

Önceki yazıda söz ettiğim dijital kuşatılmışlığımızı bir nebze olsun azaltacak, bize olan tesirini en azından düşündürecek bir kitapla geldim.

Teknolojinin kötü bir şey olduğunu iddia edemeyiz. Yine de bize getirdiği güzel şeylerin yanında ne yazık ki bizden aldığı da çok önemli şeyler var. En mühimleri zaman ve dikkat. 

Yazar; teknolojiyle ilişkinizi kökünden değiştirmek için agresif eylemlere ihtiyacınız var, diyor ve bizi otuz günlük bir dijital temizliğe davet ediyor. Otuz gün boyunca hayati olmayan bütün uygulamalardan uzak kalmamız öneriliyor.

Kitapta çeşitli alıntılar yer alıyor. Kendi yöntemiyle dijital minimalizme yönelen Rebecca:

"Verimsizlik girdabına girdiğim zamanların yüzde 70'inin saati öğrenmek için telefona bakmamla başladığını fark ettim." diyor.

Ben de kendimde bu durumu gözlemliyorum. Saate bakmak için veya o an öğrenmek için can attığım bir şeye bakmak için telefonu elime alıyorum ve kendimi bazen ucu saatlere kayacak bir oyalanmanın içinde buluyorum. Bu korkunç değil mi?

Kitapta yer alan alıntılardan biri de Bill Maher'e ait aşağıdaki monolog:

"Sosyal medya sektörünün kodamanları, daha iyi bir dünya için çalışan bilgisayar kurtları ayağına yatmaktan vazgeçip, çocuklara bağımlılık yapan ürünler satan bisiklet yaka tişört giymiş tütün tacirlerinden başka bir şey olmadıklarını kabul etseler iyi olur artık. Çünkü şu gerçekle artık yüzleşmemiz gerek: kaç "beğeni" aldığınıza bakmak sigara içmenin yerine geçti."

Gerçekten de öyle değil mi? Kaç beğeni aldım? Kaç kişi hikayemi gördü? Ne kadar görünürüm? Bunlar burası için de geçerli. Acaba yorum geldi mi? Yorumuma cevap yazdı mı?  Burası Nagihan ablanın(mavikalemdekiler) dediği gibi yavaşlatılmış bir ortam. Daha steril. Yine de bizi bu kalıplaşmış sosyal medya alışkanlıklarımızdan geri tutamıyor.

Kitapta yalnızlığın üretkenliği artırdığından söz ediliyor. 

"...iletişimin tefekküre yeğlenmesinden ciddi ciddi kaygılanmamız gerektiği açıkça görülebilir. Her şeyden evvel, yalnız kalmaktan kaçındığınızda bunun size sağlayabileceği olumlu şeyleri kaçırırsınız: zor sorunları çözme becerisi, duygularınızı anlamlandırma, medeni cesaret geliştirme ve ilişkilerinizi güçlendirme, yalnız kalmanın getirilerinden sadece birkaçı"

Bizim elimize tutuşturulan şey yalnızlığa çare olamasa da bir boşluğu dolduruyor. 

"Canınızın sıkılır gibi olduğu her anda, dolaysız ve tatmin edici bir şekilde size başka zihinlerden bir doz bilgi vermek üzere tasarlanmış uygulamalara veya mobil sitelere gizlice göz atmanız mümkün artık."

Suni bir beraberlik hissi anlık tatmin sağlıyor. Yine de sosyal ihtiyaçlarımızı tümüyle bu şekilde karşılamaya çalıştığımızda tatmin olmadığımız aşikar. Temasa ihtiyacımız var. Göz göze gelmeye, kimi zaman dokunmaya, mimiklerin jestlerin dahil olduğu bir muhabbete, ses tonunun getirdiği sıcaklığa. Sosyal medyanın ilişkilerimizdeki tesirinin çoğu zaman kısırlaştırma yönünde olduğunu düşünüyorum. Bu kadar insanın hayatını bilmeme gerek var mı?

"... İnsanın devreleri, sürekli bağlantı halinde olacak şekilde bağlanmamıştır."

İstediğimiz şeyin ne olduğunu sorgulamakta fayda var. Devamlı bu insanların hayatında olmak istiyor muyum? Hayatımda olmayan insanların yaşamlarından kesitlerle vaktimi harcamak ne kadar mantıklı? Bu bana ne katıyor, benden ne götürüyor?

Yazar kitabın sonlarına doğru önerilerini söylüyor. Yürüyüş yapmak, yüz yüze görüşmeler yapabilmek için belirli günlerde belirli yerlerde bulunmak gibi insanlarla gerçekten temas halinde olmak istiyorsak  daha sağlam bağlar kurabileceğimiz yöntemlerin olduğunu belirtiyor. Sadece gönderilerini beğenerek arkadaş kaldığınız kaç kişi var? Sesini hatırlamadığınız, şimdiki yüzüne ancak paylaştığı fotoğraflardan aşina olduğunuz? Gerçekten ilkokul arkadaşınızın çocuğunun doğum günü sizi ilgilendiriyor mu?

Bu kitabın verdiği öneriler hepimizin uygulayabileceği türden. Akıllı telefonları bırakın tuşlu telefonlara geçiyoruz demiyor. Sadece gerçekten sizin için önemli olanı bulun. Zaman kısıtı koyun ve boşalan zamanda yapacak daha faydalı işler üretin. Bizim kadim kültürümüzde de kainatın boşluk kabul etmeyeceği bilinen bir gerçek. Boşlukları güzel işlerle doldurmak da bize düşen görev. 

Yaklaşık 10 gündür sosyal medyayı minumum seviyede kullanmaya gayret gösteriyorum. Arada kaçamaklar yaptığım oluyor. Kırık dökük bu deneyimim de bile oldukça yarar gördüm.

Kitabı da, dijital dünyadan bir nebze olsun uzaklaşmayı da şiddetle tavsiye ediyorum. İkinci kısmı daha şiddetle.

Sevgiyle kalın...


Yorumlar

  1. Çok güzel bir kitapmış. Akıllı telefonlar zaman kaybı gerçekten. Herhangi bir sebeple elimize alınca çok oyalanıyoruz. Aslında gereksiz bilgi çöplüğüne dönüyor zihnimiz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet maalesef. Yine kendimi nesil olarak şanslı görüyorum lise yıllarıma kadar bu kadar teknoloji içerisinde değildim. Sonradan bu dünyaya girdim. Şimdiki nesil doğdukları andan itibaren bir taarruz altında. Umarım herkes kendini muhafaza edecek gücü bulabilir.

      Sil
  2. Beğeni, sigara içmenin yerine geçti. Çok güzel bir tespit olmuş.

    YanıtlaSil
  3. Akıllı telefonlar bağımlılık gibi oldu gerçekten, yanımızda olmayınca eksik hissediyoruz resmen.. Ben de bu konuda kendimi biraz sınırlamayı düşünüyorum. Kitap güzelmiş, epey ilgimi çekti. İncelemeyi düşünüyorum. Teşekkürler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rica ederim. Evet maalesef hepimizin eline yapıştılar artık cep değil el telefonları daha çok :)) Yorum spama düşmüş geç fark ettim bu ara böyle bir sorun var umarım düzelir.

      Sil
  4. Büyük şirketlerde yazılımcı olarak çalışanlarla röportaj yaparak oluşturulan bir belgesel vardı. İsmini şu anda hatırlayamadım. Bu belgeselde de yazılımcılar kesinlikle tüm bildirimlerinizi kapatmalısınız uyarısında bulunuyorlardı.

    Bu konu bence çok önemli. Medya okuryazarlığı ya da dijital okuryazarlık mutlaka eğitim sistemimizde yerini almalı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Siz böyle diyince bildirimi açık uygulamalarımın bildirimlerini derhal kapattım. Rahatsızdım zaten iyi oldu. Teşekkür ederim.

      Kesinlikle katılıyorum bağımlılık merkezlerinde bu konu ele alınıyor ama okullarda temel eğitim olarak da yer almalı.

      Sil
  5. sosyal medya krize sokuyor beni ve teknoloji ilerledikçe zararları da beraberinde geliyor ama bu teknolojinin suçu olamaz sanırım... minimalizm güzeldir, severim :) bu arada yenibir blog oluşturduk siz de destek olursanız seviniriz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle minimalizm güzeldir :)) Blogun adını yazabilirseniz hafta sonu ziyarete gelirim umarım. :)

      Sil
    2. isimlere tıklayarak her bloğa ulaşabilirsiniz ^^

      Sil
  6. Çalışma hayatımızda bilgisayarlar bu kadar aktifken nasıl yapcak bu dijital detoksu bir düşünelim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayati konular derken bunu kastetmiştim esasen. İş, ödev ya da onsuz yapamayacağınız hayat kalitenizi düşüreceğini düşündüğünüz şeyler hariç. Burada kastedilen anlık bildirimlerle anda kalamama sorunu, devamlı birilerine bağlı olma hali ve gereksiz girdiler. Mesela bilmem ne fenomenin son gönderisi, viral olmuş videolar, sizi içine çeken keşfetler, ihtiyaç olmasa da alışveriş sitelerinde gezinmek gibi gibi. Öyle şeyler. :)

      Sil
  7. iş, sınav gibi sorumlulukları engelliyorsa kötü tabiii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eh biraz da ruh sağlığı, dinginlik için minimalizm lazım. Her şeyde lazım gerçi. Az çoktur. :)

      Sil
  8. teknoloji devlerinde eli ayağı olanlar çocuklarına belli bir yaşa kadar bu aletleri elletmiyorlarmış, Steve Jobs 'du sanırım bir kulübeye kapanıp 10 gün sadece kitap okuyormuş vs . Ben de insanların yaşamlarına fazla müdahiliz gibi hissediyorum ama bunu sosyal medyası olmayan akrabatik bireyler daha fazla yapıyor sanki, biz kendimizi bilelim gerisini önemsemeyelim düsturumuz mu olsun, olsun , bu arada göz göze gelme işini organize edersen, Nagihan'la biz angaje olabiliriz :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle aynı düşünüyoruz. Onlar çocuklarını muhafaza ederken biz bir yaşında bak tıklıyor teyzesi ne kadar zeki diyoruz trajikomik vakalar. Kaldı ki çocuklarda otizm gibi pek çok hastalığın tetikleyicisi olan cihazlardan söz ediyoruz. Halimiz harap. Bu müdahillik hali biraz sınır bilememe, utanma belası sınır çekememe sorunu. El ne der diye yaşandığı için sorun gibi görünmüyor fakat evet büyükçe bir sorun maalesef.

      Bir aksiyonda bulundum ve fakat nagihan ablanın bir sağlık sıkıntısı var sanıyorum. Uygun bir vakitte yazacağım. Grupta numaranı bulamadım hangisi sensin bilemedim o yüzden yazamadım bilgilirine. :)

      Sil
  9. Arada uzaklaşmak iyi geliyor, bazen fazlasıyla yoruyor insanı. Bazı zamanlar ara verdiğim oluyor, kendimi dinlediğim, iyi geliyor bana:))) Kitap ilgimi çekti, görmemiştim daha önce:) Emeğine sağlık:)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de aynı şekilde ara ara çekiliyorum gerçekten iyi hissettiriyor. Dayanabildiğim kadar :) Teşekkür ederiim :)

      Sil
  10. İhtiyacım olan yazı buydu. Ben de uzun zamandır kendimi sosyal medyadan uzak tutmak istiyorum ama değil bir ay bir gün bile uzak kalamıyorum. Eskiden bu kadar düşkün değildim. Son zamanlarda artan can sıkıntımı internette saatler geçirerek harcıyorum. Sonra niye bu kadar zaman harcadım diye daha çok canım sıkılıyor. Saçma bir döngüye giriyorum :-(

    Bu hafta en azından saatlerimi azaltmaya çalışacağım. Bu bile bana iyi gelecek eminim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eminim iyi gelecektir. Ben ortalama saatimi zaman zaman düşürebiliyorum hamdolsun. Bazı günler de mesela video izlemiş olduğum için artıyor ama faydasız şeyler olmuyor, o zaman kendime kızmıyorum. Umarım bir dengeye oturtabiliriz.

      Sil
  11. Şu telefon olayı o kadar doğru ki,o kadar yani :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar