Bir Kitap- Sissoylu Son İmparatorluk- Brandon Sanderson

 

Sevgili blogcum,

Sana güzel bir kitapla geldim. Brandon Sanderson senden uzak kaldığım zamanda tanıştığım bir yazar.

Kendisinin toplamda bu kitapla beraber dokuz kitabını okumuş bulunmaktayım.

Peki neden? Çünkü bu yazar içinizi kıpır kıpır edecek kadar zekaya ve bir edebiyat severi kızdırmayacak kadar edebiyata sahip. 

Kendisiyle Alcatraz Kötü Kütüphanecilere Karşı serisi ile tanıştım. Beş kitaplık çocuk-genç kategorisinde bir seriydi. Bence bu seriyi bütün yetişkinler okumalı. Bir kere aşırı eğlenceli bir dili var. Yazarın sizinle konuşması, karakterlerin nevi şahsına münhasırlığı, konunun orjinalliği ve daha bir sürü övülecek yanı var. Şiddetle tavsiye olunur. 

Sonrasında Lejyon serisini okudum. Üç kitaplık gizem çözme temalı bir seriydi. Burada ana karakterin bir sürü kişiliği var ve kitap bu karakterler üzerinden yürüyor. Sherlock Holmes'e çözdüğü gizemler açısından benziyor. Bir adamın yalnız dehasıyla değil de bir sürü karakteriyle gizemleri çözdüğü bir kurgu olarak tarif edebiliriz. Gerçi yine dehası oluyor ama parçalara ayrılmış. Sonuçta yine o zihnin ürettiği halüsinasyonları kullanarak çözüyor. Epey etkileyici bir seridir. Severim.

Gelelim sadede. Yani asıl konuya Sissoylu'ya. Sissoylu altı kitaptan oluşan bir seri. Temelde metalleri kullanarak bir takım becerileri olan bir grup insan var. Allomantik güç veya allomansi bu metalleri yutup yakabilme yeteneği. Evet küçük parçalar halinde metalleri yutup onlara içsel bir güçle uzanıp yakıyorlar. Bu soydan soya aktarılan bir yetenek. Eğer bir kişi tek bir metali yakabiliyorsa o siskan oluyor. Eğer birden fazlasını yakabiliyorsa -ki bu diğer metalleri de yakabildiği anlamına geliyor- sissoylu oluyor. Sissoylular asillerden çıkıyor. Asillerin gayri meşru ilişkileri varsa da skaa denilen en aşağı tür olan insanların arasında da sissoylular olabiliyor. 

Sissoylular veya siskanlar metalleri itip çekerek hareket edebiliyor(ettirebiliyor), duyguları itip çekerek insanlara müdahale edebiliyor ya da normalden çok daha güçlü olabiliyorlar. Atiyum ise bambaşka. Atiyum yakılınca yaşanan anın birkaç adım sonrası yani gelecek gölgeler halinde görünüyor. Bu da iki sissoylu dövüşürken birinin  avantajlı olmasını sağlıyor. Fakat atiyum pahalı bir şey olduğu için eser miktarda bulunuyor.

Bir de sorgucular var. Sorgucular allomantik güçleri hat safhada olan kişiler. Gözleri kazık şeklinde öne doğru uzanan korkunç yaratıklar.  Sorgucular da sissoylu yeteneklerine ve muhtemelen daha da fazlasına sahipler.

Lord Hükümdar diye bir yüce yaratık var. Bu yaratık asırlardır hüküm sürmekte. Zifir diye bir başka yaratığı yendiği söyleniyor. Son İmparaotluk'un imparatoru bu kişi. Atiyum metali ise bu imparatorluğun maddi imkanlarını sağladığı metal ya da şey, her neyse.

İmparatorluk bir hiyerarşi üzerine kurulmuş. Burada skaa denilen kişiler en aşağı tabaka. Fabrikada, tarlada ve hoş olmayan bilumum işte çalışan kişiler. Asiller ise asil olsalar da daha çok orta tabaka gibi. Üst düzey imkana sahip orta tabaka denilebilir. Onları izleyen gözler olarak obligatörler var. Son olarak obligatörlerin üstü veya rakibi olarak bilinen sorgucular bu hiyerarşik düzenin üst tabakasındalar.

Hatshin Firarisi olarak bilinen Kelsier adında bir skaa yıllardır sonuç vermeyen skaa ayaklanmasına önder olmaya karar veriyor. Sonrasında kendine bir ekip kuruyor. İmparatorluğu yıkmak için bu çete çalışmalara başlıyor.

Biliyorum bir sürü terim ve anlaşılamayacak kelime var. Kitabın terminolojisi normal dilden biraz farklı. Yine de kitap konusuyla, karakterleriyle kendini okutuyor. Zaten bir süre sonra alışıyorsunuz.

Altını çizdiklerim:

""Yaptığımız her hareketin sonuçları vardır Vin," dedi Kelsier "Ben gördüm ki hem Allomansi'de, hem de hayatta, hareketlerin sonuçlarını en iyi şekilde değerlendirebilen kişi başarılı oluyor.""

"Doğru inanç iyi bir perçinleme gibidir, diye düşünüyorum ben. Eğer üstünüze iyi uyuyorsa, sizi sıcak tutar ve korur. Ancak tam oturmayanı boğucu olabilir."

""Eğer size bir Allomenser olmadığımı söyleseydim ne düşünürdünüz" diye sordu Sazed.

"Yalan söylediğini düşünürdüm." dedi Vin.

"Peki, benim hiç yalan söyleediğimi gördünüz mü?"

"En iyi yalancılar çoğu zaman doğruyu söyleyenlerdir.""

"Eğer kalay yakmada iyi olmak istiyorsan, dikkati dağıtacak şeylerle başa çıkmayı öğren, diye düşündü Vin elinden geldiği kadar tercüme ederek. İş neyi gördüğünde değil, neyi görmezden gelebildiğinde."

Keyifli okumalar.