Bulanıklıktan Berraklığa

 Sevgili blogcum,

Duruldum, berraklaştım.


Hayatın zaman zaman dalgalanmak olduğunu biliyorum. Ama insan, suyunda kendini kaybedeceğini anladığı bir bulanıklıkla karşılaşınca, kendine ne yaptığını daha iyi fark ediyor.


Göğsümün tam ortasına çöken o kalabalık... İsimler değişti, olaylar değişti ama konum hep aynı kaldı. Şimdi, o kalabalığın tam ortasında dururken; bu sükûneti, bu ferahlamayı bana nasip ettiğin için Rabbim, sana sonsuz hamd ederim.


Hep dua ettim:

“Kalbimden benim için hayırsız olanı çıkar, Rabbim. Beni incitme. Beni incitmelerine de müsaade etme.”

Ve öyle de oldu. Alay ettiler benimle.

Ben, “Allah beni koruyor,” dedim.

Güldüler.

Ben, “Kalpler Allah’ın elinde,” dedim.

Şüphesiz benim için hayrı da, şerri de bilen sadece O’dur.


Bu yaşadığımın bir kamu davası niteliği var belki. Hak ve hukuk kısmı büyük hesap gününe emanet. Orası ayrı. Kalanını ise affettim gitti.

Bazen hâlâ sinirleniyorum, itiraf edeyim. Ama artık o içimi deşen yangın bitti. Beni önüne katıp sürükleyen o sel dindi. İçime buz gibi çöken kartopu dağıldı, eridi gitti.


Yine de durup durup tövbe ediyorum. Keşke hiç durmadan edebilsem… Gücümüz buna yetiyor en fazla.

Sana git diyemem.

Sana “kal” da demedim aslında.

O yüzden, istiyorsan kal. Ama bil ki artık seni bir misafir gibi ağırlayacağım.

Çünkü canımı emanet edeceğim insanlar değişti.

Sözümü, gözyaşımı, suskunluğumu emanet edeceklerim değişti.


Seni de affediyorum, göğsümü biçip geçen yolcu…


İnsan unutarak büyüyor işte.

Üzerimizden aylar, hatta yıllar geçiyor.

Ve ben, insan insan yeşermek istiyorum.

Taze yaprak yeşilliğinde geliyor bahar.

Hafifleten havaya kendimi teslim ediyorum.


Samimiyetle,

Şeyma 


Yorumlar

Popüler Yayınlar