Dönüş
Sevgili blogcum,
İnsanın içinden geleni yapabilmesi müthiş güzel. Ama kendimize bazı şeyleri sormuyoruz. Bana anlatılan sahneleri garip bir şekilde tanıyorum. Bu kadar çok şeyi nasıl öğrenmiş olabilirim? Hayat klişelerle dolu mu? Herkes aynı oyunları mı oynuyor? İlişkiler ve düğümler. Sadece birer zaman geçirme nesnesi olarak insan. Düşük seviyeli sohbetler, para, aşağılama ve tatminsizlik. Bitmeyecek ızdırabınız boşuna kıvranmayın. Üstelik yeni başlıyoruz.
Biraz anlam, biraz inanç, biraz acizliği kabul. Eh biraz da geçtiğimiz yollar. Kendimizle tanışma, kucaklaşma.
Daha çok fazla şey biliyorum. Bazen bu kadar güçlü olmak zayıf olduğunu bilerek de oluyor. Yardıma ihtiyacım var, yaslandığım bunca kalabalık. Rabbim beni yalnız bırakmıyor.
Bana sordu, senin duygularını öğrenmeleri seni korkutmuyor mu? Hayır. Çünkü ben duygularımdan ibaret değilim. Hiçbir zaman olmadım.
Ben ne istediğimi biliyorum. Garip tereddütüm yanlış anlaşılıyor. Fakat sizi ürküten yanımla hayranlık uyandıran yanım aynı aslında. Kendimi okumam. Eminlik hali. Kendimi ezme pahasına sizi ezmeyecegimi bildiğiniz için bana yaklaştınız mesela. O hikaye değişince beni suçladınız. Halbuki kendime de emin bir liman olmalıydım hikayenin en başında.
Hikayeler biter. Yenileri başlar. Yollar geriye dönüşü de barındırır içinde. Gitmek biraz da dönmektir nihayetinde.
Tek tek anlatacağım sizi hiç utanmadan, hiç sıkılmadan. Hiçbiriniz beni ben yapmadı. Bundan sonra da bir ağaca atılan çentik kadar çaresiz. Size kızgın değilim. Hiç kızgın olmadım. Çocuksunuz siz hala ve belki de daima. Bu yüzden satırların arasında kendinizi arayıp durmanız, bu yüzden varlığınıza küçük bir nişane bulma telaşınız. Siz yoksunuz. Ve ben gümbür gümbür bir şelale kadar gerçeğim, bir bahar günü gökyüzünü süsleyen uçurtmalar kadar...
Sevgilerimle...
Şeyma
Yorumlar
Yorum Gönder