Yetişmekten Fazlası
Sevgili blogcum,
Dün otobüsüme çok az bir zaman kala izbandan indim. Merdivenleri ikişer ikişer çıkarak aştım. Maksimum hızımdaydım. Bu beni zorlasa da keyif almıştım. Sonra insanları aştım, başka merdivenleri indim. Karşıma kazılmış bir yol kenarı ve kaldırım taşları çıktı. Bu kadar koşmuştum ve durduruluyordum. Hemen yolun karşısına nasıl geçebilirim diye baktım. Çalısanlardan bir genç orada öylece kalakalmama hayretle bakıyordu, bir adam eğilmiş taşlarla uğraşıyordu. Yanındaki küçük boşluktan geçtim. Yolda bekleyen birkaç araba geçti. Sonra yavaşlayan bir taksiden fırsat bularak karşıya geçebildim. Yeniden koşmaya başladım. Koşabiliyor olmak çok büyük bir nimet. Ayaklarımın yerden kesilmesini,vücudumun oksijeni almak için can atmasını ve o her bir sıçrama anındaki "başarabiliyorum" hissini seviyorum.
Otobüsün kalkmasına 2 dakika kala yetiştim.İnsan engelleri aşmak için çabalamayınca hiçbir şeye yetişemiyor. İnsanın çözüm bulmak için çırpınan o yanı ancak panik anında ortaya çıkıyor. Yine de paniğin de sakini lazım. Çünkü bir kriz ya kaosa dönüşür ya da çözüme kavuşup sükunet getirir. Burada esas yoldaki tavır. Kaçırsam ölmeyecektim, kazansam yenmeyecektim. Bu bir oyun değil. Mesele o dersi alabilmekte.
Bildiğim bir şey var ki yavaşlasam beni daha fazla şey durduracaktı. Belki de insanlar o yüzden yavaşlamak istemiyor. Daimi hız çağı bu yüzden bu kadar çekici belki de.
Atakan Yavuz "Durmak çürümenin farkına varma riskini taşır diyordu. " Koşmazsan hiçbir şeye yetişemediğin bu çağda bana durmak fırsatını veren Allah'a hamdolsun.
Koşarak yetişemeyeceğim nice şeyi önüme seren Allah'a hamdolsun.
Bir emekle beni düşündüren, koşturan, yazdıran Allah'a hamdolsun.
Koşmak sadece koşmak değil. Çünkü sizin ayaklarınızı başka şeyler de yerden kesebilir. Başka şeyler yaparken o havada kalma hissini yaşayabilir,başka dertlere başka türlü dermanlar bulabilirsiniz.
Hayatta bazı mucizevi anlar vardır. Bazı anlamlar gelir sizi o anlarda bulur. Nasip kavramı mesela anlaşılır iş değildir. Tutmak için kendinizi parçaladığınız şey -her neyse- tam ağzınıza götürürken elinizden düşen bir lokma gibi sizden kaçar. Öte yanda kilometrelerce öteden, belki bir imkansızdan nasibiniz çiçeklenir. Ayette geçen "rızıklarınızın sizi takip etmesi" böyle bir şey olmalı.
"Olacak olan olur" diyoruz ama yine de içimiz kıpır kıpır. Çünkü insan sabırsızdır, nankördür. Kendi yarattığını Allah tanımlıyor. Fakat sabrederseniz de vaatler vardır. Bu atıl bir sabır değil. Bu gümbür gümbür akan bir sabır.
Biliyorum, çok hatalar yaptım Allah'ım ve ömrüm varsa daha da yapacağım. Yine de Sen, beni büyük günahlardan koru. Göğsümde atıp duran şu gönlümü garip bırakma. Şüphesiz Sen kapıları açansın. Bizler için de tüm hayır kapılarını aç.
Amin.
Şükürle...
Şeyma
Gelir değil mi, biz farkına varmadan bulur, istediğimiz. Böyle olsun isterim. ♡
YanıtlaSilBazı hususlarin zannımız üzerine olduğunu daha çok düşündüğüm zamanlardayım. Kabul olunmuş dualarımın çokluğu beni cesaretlendiriyor. Buluyor ve bulacağına da yürekten inanıyorum. 🥰
SilNe güzel, anlamlı bir yazı olmuş. Her andaki kıymeti bilmek, farkındalık sahibi olmak gerek. :)
YanıtlaSilOluruz inşallah gayretimiz buna. Her an tabi ne olsa insana çoktur. Yine de olabildiği kadar Allah'tan yardım dileyerek, açık bir kalp ve açık bir gorusle yaşamak. Hayatı biraz böyle bir düzlemde yaşamaya çalışıyorum :)
Sil