Sert Bazı Şeyler

 Selam blogcum,

İstediğim mevzulara konu bir şekilde gelmiyor. O kadar kafamda milyon tane plan kuruyorum başka başka yerlere dalıyorum. Bu işin üzerimdeki tesiri günbegün azaldı, azalıyor. Şükürler olsun. Bu sayede artık derin bir geçmiş sorgusu üzerinden neden böyle hissettiğime dair çıkarımlar yapabiliyorum. Çünkü neresinden bakarsan bak blogcum tarih tekerrürden ibarettir. Bir hisler tekerrürü.

Terk edildiysen yine terk edilirsin mesela. Bu belki somut bir terk değildir. Sadece soyuttur. Varsındır ama yoksundur. Ya da başka türlüdür mesela hayat bir tiksinmeler bütünüdür. Böyle devam edemez. Yağmur bazı şeyleri temizlemeli. Bu kadar gayret niye? Bu kadar keder bu kadar gözyaşı? İnan olsun kızgın değilim. Hele kırgın hiç değilim. Benim dünyam, benim kararım. Ben anında bir şeylerden vazgeçmem de öyle. Yavaş yavaş demlerim Tatlı tatlı. İki yıla yakın ben bu çorbayı kısık ateşte karıştırırken blogcum beni duygumdan vurmaya çalışanlar oldu. Yaramın üzerine tuz basanlar. Neler neler? Yine de ne bileyim, büyüyorum galiba. Güzel haber. Yağmur şiddetini artırıyor.

Ne diyorduk, aldatıldıysan aldatılırsın mesela. Şaka yapmıyorum. Benimle gevşek gevşek konuşuluyor ben bu hikayeyi başından sonuna kadar biliyorum. Yenişemediğin eski ilişkilerinde aradığın şey ben değilim. Kravat takarken hep aklıma geliyor. Evet ilmektir boynumdaki ama ben kimsenin kölesi değilim. İnsan bazı şeyleri anlamıyor. Uyumlanmak benim kitabımda yok. Ben kesip atmaların makasıyım. Keskinim. Anlamıyorsun. Kanattılar beni. Çizdiler. Arka odalarda fısıltılar duysam yine iyi yüzüme karşı çirkin davrandılar. Hepsi kendi çirkinlikleriydi gerçi. Ben üzerime alındım. Giydim onları. Sonra bütün o kiri çıkarmak için kırk gün kırk gece keseledim derimi. Kanadım. Yaraydım artık. Anlamadın mesela. Anlamak da istemedin. Tiksinirdim her kelimenizden. Unutamadım edepsizliğinizi görmezden gelebilmek için yaptığım aptal numaralarını. Bunu neden yaptım diye kendime kızmaklarımı biriktirdim ben. Üst üste koydum hepsini. Yağmurun altında zift karası pamuk şekerler gibi erittim onları, asfalta kattım. Ezdim onları, gidip gelmelerle çiğnedim. Beni ben kendim yapmadım belki evet. Ben kendimi ben yapamam. Ama ben kendimi aradım. Ben kendimi aradığım adreslerde bulamadım çoğu kez. Yine de pes etmedim. Dilimde dilime yakışmayan yapışkan bir küfürle beraber tükürdüm seni. Çünkü bazen böyle yapmak gerekir. İçimdeki her şeyi böylece, ciğerlerimi koşarak serin havayla ve seni kırılmak üzere yığılmış olan odunların arasında bırakarak geldim. Seni de kıracaklar bir gün ucu keskin baltalarla. Senin kadar sert bir odunun üzerine koyarak. Üç beş kere vurarak. Yarılarak yanmak üzere ve sonrasında yanarak kaybolacaksın. İşte hayat.

Beni arama başka hikayelerde. Bulamazsın çünkü üzülürsün. Benim gibiler sana göre değil. Gibi neyse artık. Benim gibilerden uzak dur. Dildeki zehrin içeride üretildiği söyleniyor mesela. Ne kadar içerde? Hoca felsefe derken garip bir tonlama kullanıyor. Devlet devlet devlet. Aklımda kalmayan şeyler için bir hayıflanış. Allah'ım yollar üzerinde gitmek neden bu kadar güzel? Dönerken ve düşünürken, dönmek bu kadar zor olmamalı. Nasıl dönmek? Neye dönmek?  Sana dönmeyeceğim ama döneceğim yerler var. Buraya da dönüp dolaşıp geldim mesela.

Hayat bir dönmeler bütünüdür blogcum. Dönerse senindir diyemem ama dönmezse de durumlar fena. Sen yine de kendine bir dön. Ben neyim, ne yapıyorum? Bunca gün, bunca ay, bunca yıl ne için yaşadım? Bu şarkılar niye? Aşk için değil blogcum. Yine de bir şey olacaksa aşk olsun tabi. Güzel hikaye. 

Sevgiyle...

Ş.

 



Yorumlar

  1. ben de yeniden döndüm mesela, güyası bloga, inş Ş'cim bu defa kesin dönüştür...Sen de durumlar nasıl, anlatmadın da hiç..Keskinlik iyidir... keşke kesip atabilsem :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bloguna geldim yorum yapmaya da çalıştım ama yapılmadı o yüzden hoş geldin diyemedim :)

      ben de durumlar iyi. senin oralara geliyorum bir süreliğine takviminde boşluk aç görüşelim koccamana sevgiler :)

      Sil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar