Dışarıda kuş sesleri, sen kaybol ben bulayım

 Sevgili blogcum,

İnsanın kendi dünyasında olmasının müthiş rahatlatıcı bir tarafı var. Ve fakat bu aynı zamanda bir dezavantaj. Ya bozulursa? Ya bu hali özlersem? Ya pişman olursam?

Denemeden bilemezsin canım ciğerim. O ateşin içinden yürümeden de büyüyemezsin.  Bugün olmazsa yarın hayatın değişecek. İnsan her şeyin kendi elinde olduğuna dair yanlış bir inanca sahip. Oysa o kadar o kadar cüzi miktarda hakimiyetimiz var ki. Tabi bu demek değil ki salalım, bırakalım her şeyi. Kontrolumuzde olan şeylerde verdiğimiz kararlar bizi biz yapar. Eylemlerimiz, sözlerimiz, anlık tepkilerimiz... Fakat bazen istiyoruz ki her şey istediğimiz gibi olsun. Hayallerimizdeki insanı hayallerimizdeki gibi bulalım. Tıpkı hayallerimizdeki gibi tanışıp, hayallerimizdeki gibi bir hayat sürelim. Dostlarımız hayatlarımıza biz uğraşmadan gelsin. İlişkilerimiz kaymak gibi olsun. Aksın gitsin hiç uğraşmayalım. İşlerimiz için çalışmak zor gelmez de -ki bu kısım da kolay değil- insanlar için uğraşmak zor gelir. Bu kişiyi sevdim. Öyleyse aramalıyım.  Daha fazla zaman geçirmeliyim.  Hep memnun olacağım anlamına gelmiyor bu. Bazen vazgeçebilirim. Bazen daha da çok sevebilirim ama bağ kurmak biraz emek. Biraz vermek ve almaya razı olmak. Hepsinde iyi niyet esas tabi. Burada menfaati geri planda tutuyorum. 

Bu ara biraz kaçtığım şeylerle imtihan oluyorum. Çevremdeki insanlar bana sorular soruyorlar. İnsana dair olana teoride hakimim. Anlıyorum, tanıyorum, seviyorum. Kendimi biliyorum. Bakışımda bir anlam var, anlamak için dinliyorum, hissetmek için anlıyorum. Evet yaşamın getirdiği tek düzelikte bazı zamanlar gereksiz konuştuğum da oluyor ama çoğu zaman seçerek konuşuyorum. İnsana değer veriyorum. Sadece insan olduğu için. Benimle karşılaşılması seçilmiş insanlar hepsi. Ben de onlar için öyleyim. Benim inancımda Allah bizleri var etmeyi seçmiş. Hiçbir sebep yokken. Bizi sevmiş. Ve bazı ihtiyaçlar vermiş bizlere. Birbirinizi gerçekten sevmeden iman etmiş olmazsınız, diye hadis var. Kendiniz için istediğinizi kardeşiniz için istemedikçe iman etmiş olmazsınız. Sonra olanlar oluyor. Çok istediğiniz araba başkasının, çok istediğiniz ilişki, çok istediğiniz iş, aile, karakter, güçlü duruş, samimi gülüş vesaire... İçimiz kabarıyor. Benim oluyor yani. Duruyorum o zaman, dua ediyorum. Allah'ım onlar mutlu sen onları daha mutlu et. Onlar zengin sen onları daha zengin et, hayırlara harcamalarını da nasip et. Onlar başarılı, Allah'ım sen onları daha başarılı kıl. İnsanın zamanla daha çok kalbi ısınıyor. Bu sefer coşkuyla dua etmeye başlıyorum. 

Konu değişti sanki. Bazen kendimi kaptırıyorum. Dışarıda kuş sesleri, sen kaybol ben bulayım diyor şarkı.  Yine de sen kaybolma. 

Sevgilerimle...

Şeyma 

Yorumlar

  1. Çok istediğim birşey genelde eninde sonunda olur. Bunun farkındayım, beklerim.. Bazen 30 sene beklediğim olur :)
    Bir de istediğim ama olmayan, başkasına kısmet olanlar var. Buna içimden böyle biz cızzz sesi eşlik ediyor, onu duyuna hah diyorum işte bu duygu yine, bununla mücadele etmeliyim. Zor olabiliyor ama diyorum ki: bana olmayan, başkasına olanda bir hayır vardır, ya beni birşeyden korumuş ve uzaklaştırmıştır ya da o insanın buna benden daha çok ihtiyacı vardır... Bu düşünce beni çok rahatlatıyor...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cok istediğim şeylerin olduğunu ben de genelde sonradan fark ediyorum. O yoğun isteme hali geçiriyor ve daha güzel bir hal alıyor genelde:) 30 yıl çok iyi yalnız. Değil mi öyle düşünmek zor ama en azından hasete dönüşmeden o duyguyla baş edebiliyoruz çok şükür :)

      Sil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar