Düğümün Sesi

 Sevgili blogcum,

Özgürlük nedir? Paçamıza yapışmış bu eller kimin? Kimin bu ses, sürekli “yapamazsın” diyen? Kimin eli bırakmıyor yakamızı, tam korkunun üstesinden gelmişken?


Ben söyleyeyim: Kendi ellerimiz.

Kanlı bir ıslaklığı sürüklüyor beraberinde.


Arka odalarda nahoş kahkahalar…

Beni sevme, senin sevmen kirletir beni.Beni övme, çünkü senin övmen en beter yergileri taşıyor içinde.


Oysa bazen şöyle demek istiyorum:

İnsaf et sevgilim, insaf din yarısıdır.

Deriz onu da deriz. Evelallah deriz.


Sonra geri döndüm.

Üstümdeki bu eski hırka.

“Beni yorma. Beni üzme. Beni kolla.”

Yol uzun, ama ben yoldaşına yük olan kimselerden değilim. Müsterih ol.

Meclislerimizde Allah kelamını eksik etmemekle bereketlenir sohbetlerimiz.


Bak, inceliyor inceldikçe düğüm.

Demek çözülecek.

Demek iğne delikten geçti geçecek.


Sana yıldız, sana gökyüzü, sana söz.


Demek geldin.

Demek gideceksin yine dört nala koşarak.

Kaçarak yakalamak, kimlerin mahareti? Benim değil.

Cevaplara takılan sorular var ceplerimde, bak.

Hepsi taze, sıcak sıcak.

Yine de yaşamanın bu esrik tadı mest ediyor beni.

Üşüten rüzgar, gece yine de güzel.

Köpeğin gözleri, bana sokulan sarı kedi…

İşte ben karşındayım. Düpedüz.

Samimiyetle,

Şeyma

Yorumlar

Popüler Yayınlar